Sure | Sonuç |
---|---|
Fatiha (1:4) | Din Gününün Malik'i/ sultanıdır O... |
Bakara (2:8) | İnsanlar içinden bazıları vardır, "Allah'a ve ahiret Gününe inandık!" derler ama onlar inanmış değillerdir. |
Bakara (2:11) | Onlara, "Yeryüzünde bozGün çıkarmayın" dendiğinde, "Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz!" demişlerdir. |
Bakara (2:12) | Dikkat edin, gerçekte onlar, bozGün getirenlerin ta kendileridir de bunun bilincinde olmuyorlar. |
Bakara (2:27) | Onlar ki, Allah'a verdikleri ahdi, onunla anlaşıp bağlandıktan sonra bozar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi keser ve yeryüzünde bozGün çıkarırlar. İşte bunlardır hüsrana uğrayanlar. |
Bakara (2:30) | Bir zamanlar Rabbin meleklere: "Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım." demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: "Orada bozGünculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamt ile tespih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz." Allah şöyle dedi: "Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim." |
Bakara (2:48) | Ve sakının o Günden ki, hiçbir benlik bir başka benliğin her hangi bir şeyi için karşılık ödemez; hiçbir benlikten şefaat kabul edilmez, hiçbir benlikten fidye alınmaz. Ve onlara yardım da edilmez. |
Bakara (2:60) | Bir zamanlar Musa, toplumu için su istemişti de biz, "Değneğinle şu taşa vur!" demiştik. Taştan hemen oniki göze fışkırmıştı. Her bölük insan kendilerine özgü su kaynağını bilmişti. "Allah'ın rızkından yiyin, için; yeryüzünde bozGünculuk yaparak şuna buna saldırmayın." demiştik. |
Bakara (2:62) | Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabiilerden Allah'a ve ahiret Gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. |
Bakara (2:65) | Yemin olsun, içinizden Cumartesi Gününde azgınlık yapanları siz bilirsiniz. Onlara şöyle dedik: "Aşağılık maymunlar oluverin." |
Bakara (2:80) | Dediler ki: "Sayılı birkaç Gün dışında ateş bize asla dokunmayacaktır." De ki: "Allah'tan bir ahit mi aldınız! Allah, ahdine asla ters düşmez. Yoksa siz Allah'a isnat ederek, bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?" |
Bakara (2:85) | Bütün bunlardan sonra siz şu insanlarsınız: Birbirinizi öldürüyorsunuz. İçinizden bir zümreyi yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onlar aleyhine kötülük ve düşmanlık hususunda dayanışmaya giriyorsunuz. Esasında onları yurtlarından çıkarmak size haram edildiği halde, esir olarak size geldiklerinde fidyelerini veriyorsunuz. Şimdi siz Kitap'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? İçinizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir. Kıyamet Gününde ise böyleleri azabın en şiddetlisine itilir. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir. |
Bakara (2:113) | Yahudiler: "Hıristiyanlar hiçbir şey üzerinde değil." dediler. Hıristiyanlar da: "Yahudiler hiçbir şey üzerinde değil." dediler. Ve bunlar Kitap'ı da okuyup dururlar. İlimden nasibi olmayanlar da aynen onların sözleri gibi söz etti. Tartışmaya girdikleri şey hakkında, aralarında hükmü, kıyamet Günü Allah verecektir. |
Bakara (2:123) | Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin hiç kimseye yarar sağlamayacağı ve onların hiçbir yardım göremeyecekleri o Günden sakının! |
Bakara (2:126) | İbrahim şöyle yakarmıştı: "Rabbim! Şu kenti güvenli bir kent yap, halkının Allah'a ve ahiret Gününe inananlarını çeşitli ürünlerle rızıklandır." Rab dedi ki: "Küfre sapanları az bir nimetle rızıklandırır, sonra da ateş azabına itiveririrm. Ne kötü bir dönüş yeridir o!" |
Bakara (2:164) | Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile Gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. |
Bakara (2:173) | Allah size leşi, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası adına kesileni haram kılmıştır. Ama zorda kalanın, sınırı aşmadan, şuna-buna haksızlık ve tecavüze gitmeden yemesinde kendisi için Günah yoktur. Allah çok affedici, çok merhametlidir. |
Bakara (2:174) | Allah'ın kitaptan indirdiği şeyi gizleyip onu basit bir ücret karşılığı satanlar, karınlarında ateşten başka bir şey yemiş olmazlar. Kıyamet Günü, Allah onlarla konuşmayacaktır, onları arındırmayacaktır. Onlar için korkunç bir azap vardır. |
Bakara (2:177) | Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz hayırda erginlik/dürüstlük değildir. Hayırda erginlik/dürüstlük o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, ahiret Gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı/duayı yerine getirir,zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. İşte bunlardır takva sahipleri. |
Bakara (2:180) | İçinizden birine ölüm geldiğinde, eğer bir hayır bırakacaksa, üzerinize yazılan şudur: Ana-babaya, akrabaya, örfe uyGün vasiyette bulunmak. Takva sahipleri üstüne bir hak olarak... |
Bakara (2:181) | Kim işittikten sonra vasiyeti değiştirirse hiç kuşkusuz bunun Günahı onu değiştirenler üzerinedir. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir. |
Bakara (2:182) | Kim vasiyet edenin haksızlığa sapmış veya Günah işlemiş olmasından endişelenip de ilgililerin arasını bulursa ona Günah yoktur. Allah çok affedici, çok merhamet edicidir. |
Bakara (2:184) | Sayılı Günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı Gün sayısınca başka Günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır. |
Bakara (2:185) | Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı Gün sayısınca başka Günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan Günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır. |
Bakara (2:188) | Mallarınızı aranızda haksız ve uydurma yollara baş vurarak yemeyin; bilip durduğunuz halde insanların mallarından bir kısmını Günaha saparak yemek için onları yargıçlara aktarmayın. |
Bakara (2:191) | Onları yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne/baskı ve bozGünculuk, öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. Eğer sizinle çarpışmaya girerlerse siz de onları öldürün. İşte böyle verilir küfre sapanların cezası! |
Bakara (2:196) | Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer engellenirseniz, esir veya köle azatlamak, Kabe'ye kurbanlık hayvan veya başka bir şey sunmak şeklinde bağışta bulunmanın kolayınıza geleni yeterlidir. Bağış, kendi yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olan yahut başından rahatsızlığı bulunan oruç tutarak yahut sadaka vererek veya kurban keserek/Allah'a yakınlık için Kabe'ye bir şey bağışlayarak fidye yoluna gitsin. Güvene kavuştuğunuzda, hacca kadar umreden yararlanmak isteyen, esir veya köle azatlamak, Kabe'ye kurbanlık hayvan veya başka bir şey sunmak türünden kolayına gelen bir bağışta bulunsun! Bunu bulamayan oruç tutsun: Bu, üç Günü hacda, yedi Günü döndüğünüzde, tam on Gündür. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da oturmayan kişi içindir. Allah'tan sakının ve bilin ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir. |
Bakara (2:203) | Allah'ı sayılı Günlerde anın. Kim hemen iki Gün içinde işini bitirirse ona Günah yoktur. Kim de bunu geciktirir-ertelerse, sakınıp korunduğu takdirde ona da Günah yoktur. Allah'tan sakının ve bilin ki, siz O'nun huzurunda haşredileceksiniz. |
Bakara (2:206) | Ona, "Allah'tan sakın!" dendiğinde, gurur kendisini Günaha götürür. Böylesine, cehennem yeter. Gerçekten ne kötü yataktır o! |
Bakara (2:212) | İğreti/sefil hayat küfre sapanlara süslü gösterilmiştir; onlar, iman sahipleriyle alay ederler. Takvaya sarılanlar, kıyamet Günü onların tepelerinde olacaktır. Allah, dilediğini hesapsız bir biçimde rızıklandırır. |
Bakara (2:217) | Sana haram ayı, onda savaşmayı soruyorlar. De ki: "O ayda savaş büyük bir Günahtır. Ama Allah yolundan alıkoymak, O'na ve Mescid-i Haram'a nankörlük etmek, ora halkını oradan sürüp çıkarmak, Allah katında daha büyük bir Günahtır." Fitne/baskı ve bozGünculuk, cana kıymaktan daha büyük bir kötülüktür. Eğer güçleri yetse sizi dininizden çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler. İçinizden kim irtidat edip dininden döner de kafir olarak ölürse böylelerinin amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Ateş ehlidir onlar. Sürekli kalacaklardır orada. |
Bakara (2:219) | Sana uyuşturucuyu/şarabı ve kumarı sorarlar. De ki: "Bu ikisinde büyük bir Günah vardır; insanlar için çıkarlar da vardır. Ama onların kötülüğü yararlarından çok daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: "Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin." Allah, ayetleri size işte böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz. |
Bakara (2:220) | Dünya ve ahiret hakkında... Sana yetimlerden de soruyorlar. De ki: "Onları, işe yarar hale getimek kendileri için daha hayırlıdır. Eğer onlarla bir arada yaşarsanız, onlar sizin kardeşlerinizdir." Allah, bozGüncuyu barışseverden ayırmasını bilir. Eğer Allah dileseydi, sizi zora sürerdi. Allah, tüm onurların sahibi, tüm hikmetlerin sahibidir. |
Bakara (2:228) | Boşanmış kadınlar kendi başlarına üç adet ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret Gününe inanmakta iseler, Allah'ın onların rahimlerinde yarattığını saklamaları kendilerine helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde herhangi bir şekilde barışmak isterlerse eşlerini geri almaya herkesten daha çok hak sahibidirler. Kadınlar, örfe uyGün biçimde, sorumluluklarına benzer hakları da vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah Aziz'dir, Hakim'dir. |
Bakara (2:229) | Boşama iki kezdir. Bunun ardından ya iyilikle tutmak ya da güzelce serbest bırakmak gerekir. Onlara verdiğinizden bir şeyi geri almanız size helal olmaz. Erkekle kadının Allah'ın sınırlarını korumada endişe etmeleri hali başka. Erkek ve kadının Allah'ın sınırlarında duramayacaklarından kaygılanırsanız, o zaman kadının verdiği fidyede ikisine de bir Günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Bunları aşmayın. Allah'ın sınırlarını aşanlar, işte onlar, zalimlerin ta kendileridirler. |
Bakara (2:231) | Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uyGün olarak tutun yahut da örfe uyGün olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için, zararlarına olacak bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah herşeyi çok iyi bilmektedir. |
Bakara (2:232) | Kadınları boşadığınız zaman bekleme sürelerini tamamladıklarında, kendi aralarında örfe uyGün olarak anlaşmışlarsa eski kocalarıyla nikahlanmaları hususunda onlara engel çıkarmayın. Bu, sizin Allah'a ve ahiret Gününe inanmış olanınıza verilen öğüttür. Bu sizin için daha isabetli ve daha temizdir. Allah bilir ama siz bilmezsiniz. |
Bakara (2:233) | Anneler çocuklarını -emzirmeyi tamamlamak isteyen kimseler için- tam iki yıl emzirirler. Annelerin yiyeceklerini ve giyeceklerini örfe uyGün biçimde hazırlamak çocuğun babasına aittir. Hiçbir benlik yaratılış kapasitesi dışında birşeyle yükümlü tutulamaz. Anne çocuğu yüzünden, çocuğun babası da kendi çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Mirasçı için de aynı ilke uygulanır. Eğer anne-baba karşılıklı anlaşma ve danışma sonucu çocuğu sütten kesmek isterlerse, kendilerine Günah yoktur. Çocuklarınızı sütanneye emzirtmek isterseniz, örfe uyGün olarak belirlediğiniz ücreti güzelce teslim etmek şartıyla, bunu yapmanızda bir Günah yoktur. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, yapmakta olduklarınızı en iyi biçimde görmektedir. |
Bakara (2:234) | İçinizden ölüp de geriye zevceler bırakanların bu eşleri, dört ay on Gün kendi başlarına beklerler. Sürelerini tamamladıklarında kendilerince uyGün gördüklerini örfe uyGün biçimde yapmalarında sizin için bir sakınca yoktur. Allah, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberdardır. |
Bakara (2:235) | İddet bekleyen kadınlara evlenme isteğinizi dolaylı yoldan anlatmanızda veya böyle birşeyi içinizde saklamanızda sizin için hiçbir Günah yoktur. Allah bilmiştir ki, siz onları mutlaka anacaksınız, unutmayacaksınız. Bu sırada onlarla, örfün normal göreceği sözlerle konuşma dışında gizli bir buluşma için anlaşmayın. Ve zorunlu olan süre doluncaya kadar nikahı bağlamaya girişmeyin. Bilin ki, Allah, benliklerinizin içindekini bilir. O'ndan sakının. Ve bilin ki, Allah çok affedicidir, çok yumuşak davranışlıdır. |
Bakara (2:236) | Kendilerine dokunmadan veya onlar için herhagi bir mehir belirlemeden kadınları boşamanızda sizin için Günah yoktur. Ancak onları nimetlendirin. İmkanları geniş olan kendi gücünde yapar bunu, imkanları sınırlı olan da kendi gücünde yapar. Örfe uyGün bir nimetlendirme... Güzel düşünüp güzel davrananlar üzerine bir borç... |
Bakara (2:240) | İçinizden ölüp de geriye eşler bırakan erkekler, eşlerinin evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. Eğer kendileri çıkarlarsa, onların kendileri için yararlı gördüklerini yapmaları yüzünden size bir Günah yoktur. Allah Aziz'dir, Hakim'dir. |
Bakara (2:241) | Boşanmış kadınlar için örfe uyGün bir geçim imkanı sağlanması Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur. |
Bakara (2:249) | Talut, askerleriyle yola çıkınca dedi ki: "Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. O halde, ondan içen benden değildir. Ama onu tatmayan bendendir. Eliyle bir avuç alan kişi başka." Bunun ardından, pek azı müstesna olmak üzere ondan içtiler. Nihayet o ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçtiklerinde şöyle dediler: "BuGün bizim Calut'a ve ordusuna karşı hiçbir gücümüz yoktur." Allah'a kavuşacaklarını düşünenler ise şöyle konuştular: "Sayıca az nice topluluk vardır ki, sayıca çok nice topluluğa Allah'ın izniyle galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir." |
Bakara (2:251) | Nihayet Allah'ın izniyle onları bozGüna uğrattılar. Ve Davud Calut'u öldürdü. Ve Allah, Davud'a mülk/saltanat ve hikmet verdi. Ve ona dilediği şeylerden öğretti. Eğer Allah'ın, bazı insanları diğer bazılarıyla savması olmasaydı, yeryüzü bozGüna uğrardı. Ama Allah alemlere karşı çok lütufkardır. |
Bakara (2:254) | Ey iman edenler! Alış-verişin, dostluğun, şefaatin olmadığı o Gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir. |
Bakara (2:258) | Allah'ın kendisine mülk ve saltanat verdiğini iddia ederek/Allah kendisine mülk- saltanat verdiği için, Rabbi hakkında İbrahim'le çekişeni görmedin mi? İbrahim şöyle demişti: "Benim Rabbim odur ki, hayat verir ve öldürür." O da şöyle demişti: "Ben de hayat veririm, ben de öldürürüm." İbrahim, "Allah, Güneş'i doğudan getiriyor, hadi sen onu batıdan getir!" deyince, küfre sapan o adam apışıp kalmıştı. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. |
Bakara (2:259) | Ya şu kişi gibisini görmedin mi? Çatıları çökmüş, duvarları-damları yere inmiş bir kente uğramıştı da şöyle demişti: "Allah şurayı ölümünden sonra nasıl hayata kavuşturacak?" Bunun üzerine Allah, o kişiyi yüz yıllık bir süre için öldürmüş, sonra diriltmişti. "Ne kadar bekledin?" demişti. "Bir Gün veya Günün bir kısmı kadar bekledim." dedi. "Hayır, dedi, aksine sen, yüz yıl kaldın. Yiyeceğine, içeceğine bak! Henüz bozulmamış. Eşeğine bak! Seni insanlara bir ibret yapalım diyedir bu. Kemiklere bak, nasıl yerli yerince düzenliyoruz onları ve sonra et giydiriyoruz onlara." İş kendisi için açıklık kazanınca şöyle dedi o: "Allah'ın her şeye kadir olduğunu biliyorum." |
Bakara (2:264) | Ey iman sahipleri! Allah'a ve ahiret Gününe inanmadığı halde, insanlara riya için malını infak eden kişi gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak varken tepesine şiddetli bir yağmur inip kendisini cascavlak bırakmış yalçın bir kayanın haline benzer. Böyleleri, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, küfre sapan bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. |
Bakara (2:271) | Sadakaları açıklarsanız bu da güzeldir. Ama onları gizler ve yoksullara bu şekilde verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır; Günahlarınızdan bir kısmını örter. Allah, Habir'dir, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberi vardır. |
Bakara (2:274) | Mallarını; gece ve Gündüz, gizli ve açık infak edenler var ya, işte onlar için Rableri katında kendilerine özgü ödüller vardır. Korku yoktur onlar için; tasalanmayacaklardır onlar. |
Bakara (2:276) | Allah, ribadan beklenen artışı mahveder, sadakalar karşılığında artışlar getirir. Allah, nankörlüğe batmış Günahkarların hiçbirini sevmez. |
Bakara (2:281) | Korkun o Günden ki, onda Allah'a döndürüleceksiniz. Sonra her benliğe kazanmış olduğu tam bir biçimde verilecektir. Onlar hiçbir zulme uğratılmayacaklardır. |
Bakara (2:283) | Eğer yolculuk halinde olur da yazacak birini bulamazsanız, o takdirde, alınan rehinler yeter. Birbirinize güvenmişseniz, kendisine güvenilen kişi, emaneti ödesin; Rabbi olan Allah'tan sakınsın. Tanıklığı gizlemeyin. Onu gizleyen, kalbi Günaha batmış/kendi kalbine kötülük etmiş biridir. Allah, yapmakta olduklarınızı çok iyi bilmektedir. |
Ali İmran (3:9) | Ey Rabbimiz! Sen Cami'sin; insanları varlığında kuşku bulunmayan bir Günde mutlaka toplayacaksın. Allah, sözünü yerine getireceği yer ve zamanı asla şaşırmaz. |
Ali İmran (3:11) | Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin durumu gibi. Ayetlerimizi yalanlamışlardı da Allah, onları Günahları yüzünden yakalamıştı. Allah, cezayı çok şiddetli vermektedir. |
Ali İmran (3:16) | Kullar ki, şöyle derler: "Ey Rabbimiz, kuşkusuz olarak sana inandık. Bağışla Günahlarımızı, ateş azabından koru bizi!" |
Ali İmran (3:24) | Bunun sebebi onların, "Ateş bize sayılı birkaç Gün dışında asla dokunmayacaktır" demeleridir. Uydurmuş oldukları yalanlar, dinlerinde kendilerini aldatmaktadır. |
Ali İmran (3:25) | Peki, o kendisinde kuşku bulunmayan Günde, onları bir araya topladığımız vakit halleri nice olacak! O Gün her benlik, kazandığının karşılığını tam almıştır. Onlar, hiçbir zulme uğratılmazlar. |
Ali İmran (3:27) | "Geceyi Gündüzün içine sokarsın, Gündüzü de gecenin içine sokarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden çıkarırsın. Dilediğini hesapsızca rızıklandırırsın." |
Ali İmran (3:30) | Gün gelecek, her benlik, hayırdan işlediğini önünde bulacaktır. Kötülükten işlediğini de... İsteyecektir ki, önüne getirilenle kendisi arasında uzun bir mesafe olsun. Allah sizi, kendisinden sakınmaya çağırır. Allah, kullarına karşı Rauf'tur, çok şefkatlidir. |
Ali İmran (3:31) | De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve Günahlarınızı bağışlasın. Allah çok affedici, çok merhametlidir." |
Ali İmran (3:41) | Zekeriyya dedi: "Rabbim,bana bir belirti ver!" Allah buyurdu: "Sana belirti şudur: "İnsanlarla üç Gün, işaretleşme dışında konuşmayacaksın. Rabbini çok an. Akşam-sabah tespih et!" |
Ali İmran (3:63) | Eğer yüz çevirirlerse, hiç kuşkusuz Allah, bozGüncuları çok iyi bilmektedir. |
Ali İmran (3:72) | Ehlikitap'tan bir zümre şöyle dedi: "Şu iman edenlere indirilene Günün başlangıcında inanın, Günün sonunda karşı çıkın. Belki bu sayede geriye/eskiye dönerler. |
Ali İmran (3:77) | Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini basit bir bedel karşılığı satanlar var ya, işte onlar için ahirette hiçbir nasip yoktur. Allah onlarla konuşmayacaktır, kıyamet Günü onlara bakmayacaktır, onları temizleyip arıtmayacaktır. Onlar için korkunç bir azap vardır. |
Ali İmran (3:106) | Gün gelir bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: "İmanınızdan sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür yüzünden tadın azabı!" |
Ali İmran (3:114) | Allah'a ve ahiret Gününe inanırlar, iyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir. |
Ali İmran (3:135) | Onlar, çirkin bir iş yaptıklarında yahut öz benliklerine zulmettiklerinde, Allah'ı hatırlarlar da Günahları için af dilerler. Günahları Allah'tan başka kim affeder ki? Ve onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler. |
Ali İmran (3:140) | Size bir yara değiyorsa, o topluma da benzeri bir yara mutlaka değmiştir. Bak işte Günler! Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar/şehitler edinecektir. Allah zulme sapanları sevmez. |
Ali İmran (3:147) | Sözleri yalnız şu olmuştur: "Ey Rabbimiz! Bağışla bizim Günahlarımızı, affet işlerimizdeki taşkınlığımızı, sağlam bastır ayaklarımızı ve yardım et bize küfre sapan topluma karşı!" |
Ali İmran (3:155) | İki topluluğun karşılaştığı Gün geri dönüp gidenleriniz var ya, yaptıkları bazı işler yüzünden şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti.Yemin olsun, Allah onları yine de affetti. Allah Gafur'dur, Halim'dir. |
Ali İmran (3:161) | Bir peygamberin emanete hıyanet etmesi/kamu malından aşırması olacak şey değildir. Her kim hıyanet eder, kamu malından bir şey aşırırsa, aşırdığını kıyamet Günü yüklenip getirir. Sonra her benliğe; kazandığı tam olarak ödenir. Hiç birine zulmedilmez. |
Ali İmran (3:166) | İki topluluğun karşılaştığı Gün sizin başınıza gelen, Allah'ın izniyledir ve Allah, müminleri bilsin diyedir. |
Ali İmran (3:167) | Ve ikiyüzlülük yapan münafıkları bilsin diye. Onlara, "Hadi gelin, Allah yolunda çarpışın yahut savunma yapın!" dendiğinde: "Savaştan haberimiz olsaydı sizi elbette izlerdik." dediler. O Gün onlar, imandan çok küfre yakın idiler. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlar. Allah, onların gizlemekte oldukları şeyi çok iyi bilmektedir. |
Ali İmran (3:178) | Küfre sapanlar, onlara süre tanımamızın kendileri için hayırlı olduğunu asla düşünmesinler. Onlara, biraz daha Günah işlesinler diye süre veriyoruz. Yere geçirecek bir azap var onlar için. |
Ali İmran (3:180) | Allah'ın, lütfundan kendilerine verdiği şeyde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Tam aksine bu onlar için bir şerdir. O cimrilik konusu yaptıkları şey, kıyamet Günü bir tasma gibi boyunlarına dolandırılacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. |
Ali İmran (3:185) | Her benlik ölümü tadacaktır. Hak ettiğiniz karşılıklar size, kıyamet Günü, eksiksiz bir biçimde mutlaka verilecektir. Ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulan kesinlikle kurtulmuş olacaktır. İğreti-sefil hayat aldatıcı bir yararlanmadan başka şey değildir. |
Ali İmran (3:190) | Şu bir gerçek ki, göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle Gündüzün birbiri ardınca gelişinde, akıllarını/gönüllerini işletenler için çok ibretler vardır. |
Ali İmran (3:193) | "Ey Rabbimiz! Bir çağırıcının, 'Rabbinize inanın!' diye imana çağırdığını işittik ve iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla bizim. Kötülüklerimizin üstünü ört ve bize iyilerle birlikte ölmek nasip et." |
Ali İmran (3:194) | "Ey Rabbimiz! Resullerin aracılığıyla bize vaat etmiş olduğunu da bize ver; kıyamet Günü bizi rezil etme!Sen, vaadine asla ters düşmezsin." |
Nisa (4:3) | Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uyGün yoldur. |
Nisa (4:4) | Kadınlara mehirlerini nazik ve cömert bir şekilde örf ve çevrenin kabullerine uyGün olarak verin. Eğer ondan birazını kendileri kişisel istekleriyle size sunmuşlarsa artık onu içinize sine sine yiyin. |
Nisa (4:6) | Yetimleri, nikah çağına gelmelerine kadar gözetleyip deneyin. O zaman onlarda içinize sinecek bir olGünluk ve erginlik görürseniz, mallarını onlara geri verin. Büyüyecekler diye bu malları tez elden saçıp savurarak yemeyin. Zengin olan, iffetli davransın. Fakir olan ise örfün gerekli kıldığı oranda yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman yanlarında tanıklar bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter. |
Nisa (4:20) | Bir zevcenin yerine başka bir zevce almak istemişseniz onlardan birine yükler dolusu mal vermiş olsanız da o maldan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek, açık bir Günah işleyerek mi geri alacaksınız onu? |
Nisa (4:23) | Size, şu kadınlarla evlenmek haram kılınmıştır: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız -eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir Günah yoktur- ve sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. İki kız kardeşi birlikte almanız da haram kılınmıştır. Eskide kalanlar müstesna. Allah çok affedici, çok merhametlidir. |
Nisa (4:24) | Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç olmak üzere, nikahlı kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır. Bu, üzerinize Allah'ın yazdığıdır. Bunlar dışındakileri, mallarınızı vererek almanız; şunu bunu dost tutmayarak iffetli yaşamanız, zina etmemeniz şartıyla size helal kılınmıştır. Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara bir hak olarak verin. Mehir kesişmeden sonra karşılıklı hoşnutluğa bağlı hallerde üzerinize Günah yoktur. Allah, her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. |
Nisa (4:25) | İnanmış hür kadınları nikahlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlardan biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikahlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uyGün bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır. Bu, köle ile evlenme yolu, Günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir. |
Nisa (4:30) | Kim düşmanlık ve zulümle intihar Günahını işlerse onu ateşe sokacağız. Bu, Allah için çok da kolaydır. |
Nisa (4:31) | Eğer yasaklandığınız Günahların büyüklerinden uzak kalırsanız, diğer kötülüklerinizi örteriz ve sizi nimet ve bereket dolu bir varış yerine ulaştırırız. |
Nisa (4:38) | Bunlar, Allah'a ve ahiret Gününe inanmazlar da halka gösteriş olsun diye mallarını dağıtırlar. Arkadaşı şeytan olan için ne kötü arkadaştır o. |
Nisa (4:39) | Ne olurdu onlara, Allah'a ve ahiret Gününe inanıp da Allah'ın kendilerine verdiği rızıktan öyle dağıtsalardı! Allah onları bilmekteydi. |
Nisa (4:42) | Bir Gündür ki o, küfre sapıp resule isyan edenler toprağa karışıp gitmeyi isteyecekler ve Allah'tan hiçbir sözü gizleyemeyecekler. |
Nisa (4:43) | Ey iman edenler! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüpken de -yolculuk halinde olmanız müstesna- boy abdesti alıncaya kadar namaza/duaya yaklaşmayın. Eğer hastalanırsanız yahut yolculuk halinde bulunursanız yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, bütün bu durumlarda su da bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin. Yani yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Allah Afüvv'dür, Günahları affeder, Gafur'dur, hataları bağışlar. |
Nisa (4:48) | Şu bir gerçek ki, Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan, gerçekten büyük bir Günah işlemiştir. |
Nisa (4:50) | Bir bak, nasıl yalan düzüp iftira ediyorlar Allah'a! Açık Günah olarak bu yeter. |
Nisa (4:59) | Ey iman sahipleri! Allah'a itaat edin. Resule ve sizin içinizden olan/sizin seçtiğiniz hüküm ve yetki sahiplerine de itaat edin. Sonra bir şeyde tartışmaya girdiniz mi, eğer Allah'a ve ahiret Gününe inanıyorsanız, onu Allah'a ve resule arz edin. Böyle yapmanız hem daha hayırlı hem de sonuç bakımından daha güzeldir. |
Nisa (4:87) | Allah'tır O, ilah yoktur O'ndan başka. Hakkında hiçbir kuşku bulunmayan kıyamet Gününde, hepinizi muhakkak bir araya toplayacaktır. Hadis/söz bakımından, Allah'tan daha sadık kim olabilir? |
Nisa (4:99) | Bunların, Allah tarafından affedilmeleri umulur. Allah affedicidir, Günahları bağışlayıcıdır. |
Nisa (4:107) | Öz benliklerine hainlik edenler için didinip durma. Çünkü Allah, sürekli hainlik eden Günahkarı sevmez. |
Nisa (4:109) | Diyelim, siz onlar için dünya hayatında mücadele verdiniz. Peki, kıyamet Günü Allah'a karşı onlar için kim mücadele verir, onlar hakkında kim vekillik yapar? |
Nisa (4:111) | Günah kazanan onu kendi nefsi aleyhine kazanır. Allah Alim ve Hakim'dir. |
Nisa (4:112) | Kim bir hata yahut Günah işler de sonra onunla bir suçsuzu itham ederse hiç kuşkusuz, büyük bir iftira ve açık bir Günah yüklenmiş olur. |
Nisa (4:136) | Ey iman edenler! Allah'a, onun resulüne, resulüne indirmiş olduğu Kitap'a, daha önce indirmiş olduğu Kitap'a inanın. Kim Allah'ı, O'nun meleklerini, kitaplarını, resullerini ve ahiret Gününü inkar ederse geri dönüşü olmayan bir sapıklığa düşmüş olur. |
Nisa (4:141) | Sizi gözetleyip duruyorlar. Allah'tan size fetih nasip olursa, "sizinle birlikte değil miydik" diyecekler. Kafirlere bir nasip ulaşırsa şunu söyleyecekler: "Başarınıza destek vermedik mi, müminlere karşı size siper olmadık mı?" Artık kıyamet Günü aranızda Allah hükmedecektir. Allah, müminler aleyhine kafirlere bir yol asla nasip etmez. |
Nisa (4:153) | Ehlikitap, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Zaten onlar Musa'dan da bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: "Allah'ı bize açıktan göster." Bunun üzerine zulümlerinden ötürü kendilerini yıldırım çarpmıştı. Sonra kendilerine açık-seçik kanıtların gelişi ardından buzağıya taptılar. Biz onların bu Günahını da affettik. Biz Musa'ya apaçık bir kanıt/bir hükmetme gücü verdik. |
Nisa (4:154) | Kesin söz vermeleri için Tur'u üzerlerine kaldırdık ve onlara: "Kapıdan secde ederek girin." dedik. Onlara şunu da söyledik: "Cumartesi Gününde azgınlık yapmayın." Onlardan sapasağlam bir söz almıştık. |
Nisa (4:159) | Ehlikitap'tan her biri ölümünden önce ona mutlaka inanacaktır. Kıyamet Günü de o, onlar aleyhine bir tanık olacaktır. |
Nisa (4:162) | Ama onların ilimde derinleşmiş olanları ve müminler, sana indirelene de senden önce indirilene de inanırlar. Namazı/duayı yerine getirirler,zekatı vericidirler, Allah'a ve ahiret Gününe inanırlar. İşte bunlara yakında büyük bir ödül vereceğiz. |
Maide (5:3) | Şunlar size haram kılınmıştır: Boğazlanmayarak ölmüş hayvanın eti, kan, domuz eti, üzerine Allah'tan başkasının adı anılmış, boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, süsülmüş, canı üzerineyken yetişip kestikleriniz müstesna olmak üzere canavar tarafından yırtılmış ve dikili adak taşları üzerinde boğazlanmış hayvanlar ve bir de fal oklarıyla kısmet paylaşmanız... Bütün bunlar birer sapıştır. Küfre batmış olanlar buGün dininizden ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun! BuGün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı/Allah'a teslim olmayı seçtim. Şu da var ki, her kim ciddi bir açlıkla yüz yüze gelir de Günaha kaçmak maksadı olmaksızın onlardan yemek zorunda kalırsa, elbette Allah Gafur ve Rahim'dir. |
Maide (5:5) | BuGün size bütün temiz nimetler helal kılındı. Kendilerine kitap verilmiş olanların yemekleri size helaldir. Sizin yemekleriniz de onlara helaldir. Mümin kadınların iffetlileriyle, sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanların iffetli hanımları da mehirlerini verdiğiniz takdirde; iffetinizi korumanız, zinadan uzak kalmanız ve şunu-bunu dost tutmamanız şartıyla size helaldir. İmanı tanımayıp nankörlük edenin ameli boşa gitmiştir. Ve o, ahirette de hüsrana uğrayanlardandır. |
Maide (5:8) | Ey iman edenler! Adalet ve dürüstlüğün tanıkları olarak Allah için kollayıp gözetleyenler olun! Bir topluluğun çirkinlik ve kötülüğü sizi adaletsiz davranmaya asla itmesin. Adaletli olun! Bu, takvaya/korunup sakınmaya daha uyGündur. Allah'tan sakının. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. |
Maide (5:18) | Yahudiler ve Hıristiyanlar dediler ki, biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz. De ki: "O halde, niçin size Günahlarınız yüzünden azap ediyor?" Hayır, siz de O'nun yarattıklarından birer insansınız. Dilediğini affeder O, dilediğine azap eder. Hem göklerin hem yerin hem de bunlar arasındakilerin mülkü/yönetimi Allah'ındır. Dönüş de O'nadır. |
Maide (5:29) | "Ben istiyorum ki, sen benim Günahımı da senin Günahını da yüklenip ateş halkından olasın. İşte budur zalimlerin cezası!" |
Maide (5:33) | Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozGünculuk yapmaya çalışanların cezası şudur: Öldürülürler yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir yahut bulundukları yerden sürülürler. Bu onlar için dünyada bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır. |
Maide (5:36) | Küfre batanlar var ya, yeryüzündekilerin hepsi ve yanında bir o kadarı kendilerin olsa da kıyamet Gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye verseler, onlardan bu bile kabul edilmez. Korkunç bir azap vardır onlar için. |
Maide (5:45) | O Kitap'ta onlar üzerine şöyle yazmıştık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş... Yaralamalar karşılığında da kısas. Kim kısası bağışlarsa, bu bağışlaması kendisi için Günahlara bir perde olur. Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. |
Maide (5:49) | Sen de aralarında, Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Dikkat et de Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp fitneye düşürmesinler. Eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah onları bazı Günahları yüzünden belaya çarptırmak istiyor. Zaten insanların birçokları doğru yoldan iyice sapmış bulunuyorlar. |
Maide (5:62) | Onların birçoğunun Günahta, düşmanlıkta, haram yemede yarıştıklarını görürsün. Ne kötüdür o yapmakta oldukları! |
Maide (5:63) | Ruhbanları ve hahamları onları, Günah oluşturan sözlerinden, haram yemekten alıkoysalardı olmaz mıydı? Ne kötüdür onların sınaat/teknoloji olarak üretmekte oldukları. |
Maide (5:64) | Yahudiler dediler ki: "Allah'ın eli bağlıdır." Kendi elleri bağlandı/elleri bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin aksine, Allah'ın iki eli de alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta bulunur. İnan olsun ki, Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden onları iyice azdıracaktır. Onların arasına, ta kıyamet Gününe kadar düşmanlık ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür de onlar yeryüzünde yine bozGünculuğa koşarlar. Ama Allah, bozGüncuları sevmez. |
Maide (5:69) | Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sabiiler ve Hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret Gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. |
Maide (5:89) | Allah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin keffareti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydimek, yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkan bulamayan üç Gün oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffareti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz. |
Maide (5:93) | İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara; bundan böyle korunup iman ederek iyi işler yaptıkları, sonra takvaya sarılıp imanda kemale erdikleri, sonra bir mertebe daha korunup güzellikler sergiledikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından ötürü hiçbir Günah yoktur. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. |
Maide (5:106) | Ey iman edenler! Herhangi birinize ölüm gelip çattığında, vasiyet zamanı aranızdaki tanıklık şöyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi yahut yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızdan iki kişi. Bunları namazdan/duadan sonra alıkoyarsınız; kuşkulanırsanız şöyle yemin etsinler: "Vallahi, yakınlarımız da olsa yeminimizi hiçbir ücret karşılığı satmayacağız, Allah'ın tanıklığını saklamayacağız. Çünkü böyle yaparsak mutlaka Günahkarlardan oluruz." |
Maide (5:107) | Eğer onların bir Günah işledikleri kesinlikle anlaşılırsa o zaman, tercih edilmiş olan bu ikisinin yerine bunların aleyhinde bulundukları taraftan iki kişi geçerek şöyle yemin edeceklerdir: "Allah şahit olsun ki, bizim tanıklığımız, onların tanıklığından daha doğrudur. Biz hiçbir haksızlık yapmadık. Aksi halde mutlaka zalimlerden olurduk." |
Maide (5:109) | Allah, resulleri bir araya getireceği Gün şöyle der: "Size ne cevap verildi?" Şöyle derler: "Hiçbir bilgimiz yok. Gaybları en iyi biçimde bilen sensin, sen!" |
Maide (5:119) | Allah buyurdu: "Özü-sözü doğru olanlara, doğruluklarının yarar sağlayacağı Gün budur. Altlarından ırmaklar akan cennetler var onlar için. Sürekli kalacaklardır orada." Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte budur büyük kurtuluş. |
Enam (6:6) | Kendilerinden önce nice yurt ve medeniyeti yerle bir ettiğimizi görmediler mi? Biz o yurtlara yeryüzünde size vermediğimiz imkanları vermiş, üzerlerine gök bereketini bol bol indirmiş, nehirleri altlarından akar hale getirmiştik. Derken, onları kendi Günahlarıyla helak ettik ve arkalarından başka bir nesil oluşturduk. |
Enam (6:12) | Sor: "Kimindir gökler ve yer?" Cevap ver: "Allah'ındır." O Allah ki, rahmeti öz benliği üzerine yazmıştır. O sizi, varlığında hiç kuşku bulunmayan kıyamet Gününde bir araya mutlaka toplayacaktır. Benliklerini hüsrana yuvarlamış kişiler var ya, onlar iman etmezler. |
Enam (6:13) | Gecenin ve Gündüzün içinde yer alan her şey O'nundur. O, Semi'dir, her şeyi duyar; Alim'dir, her şeyi bilir. |
Enam (6:15) | Şunu da söyle: "Rabbime isyan edersem büyük bir Günün azabından korkarım ben." |
Enam (6:16) | Kendisinden azap uzaklaştırılana o Gün rahmet etmiştir. İşte açık kurtuluş budur. |
Enam (6:22) | Gün olur, onları bir araya toplayıp haşrederiz. Sonra, şirke batanlara sorarız: "Nerededir o bir şey zannedip durduğunuz ortaklarınız?" |
Enam (6:31) | Allah'ın huzuruna varmayı yalanlayanlar, gerçekten hüsrana uğramıştır. Sonunda o saat ansızın kendilerine gelip çatınca, sırtlarında Günahlarını taşır bir halde şöyle demişlerdir: "Dünya hayatında düşdüğümüz aşırılıklardan dolayı vay hasretimize!" Dikkat edin! Ne kötü şeylerdir taşıyıp durdukları. |
Enam (6:55) | İşte biz, ayetlerimizi bu şekilde ayrıntılı kılıyoruz ki, Günaha sapmışların yolu açık-seçik ortaya çıksın/Günaha sapmışların yolunu açık-seçik göresin! |
Enam (6:60) | O, odur ki, geceleyin sizi öldürür. Gün boyunca neler yapıp neler kazandığınızı bilir. Sonra, belirlenmiş süre işletilip tamamlansın diye, Gün içinde sizi diriltir. Nihayet O'nadır dönüşünüz. Sonra, yapıp ettiklerinizi size haber verecektir. |
Enam (6:73) | Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. "Ol!" dediği Gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sura üfleneceği Gün de mülk/yönetim O'nundur. Alim'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakim, O'dur Habir. |
Enam (6:78) | Nihayet Güneş'in doğmakta olduğunu gördüğünde, "Benim Rabbim bu, bu daha büyük!" dedi. O da batıp gidince şöyle seslendi: "Ortak koştuğunuz şeylerden uzağım ben." |
Enam (6:93) | Yalan düzüp Allah'a iftira eden veya kendine bir şey vahyedilmediği halde "Bana vahyedildi" diyen kişi ile, "Allah'ın ayet indirdiği gibi ben de indireceğim" diyen kimseden daha zalim kim vardır! Bir görsen o zalimleri ölüm dalgaları içindeyken. Melekler ellerini uzatmış, "Çıkarın canlarınızı!" diye! BuGün zillet azabıyla cezalandırılacaksınız; çünkü Allah'a karşı gerçek dışı şeyler söylüyorsunuz ve çünkü O'nun ayetlerine karşı büyüklük taslıyordunuz. |
Enam (6:96) | Şafağı yarıp sabahı ortaya çıkaran/Falık O'dur! Geceyi dinlenme zamanı yaptı; Güneş'i ve Ay'ı hesap aracı. İşte budur ölçülendirmesi o Aziz'in, o Alim'in! |
Enam (6:99) | Size gökten su indiren de O'dur! Biz o suyla her şeyin bitkisini çıkardık. Ondan da bir yeşillik çıkardık. O yeşillikten birbiri üzerine binmiş daneler çıkardık. Hurma ağacının da tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzümlerden bağlar, zeytin, nar çıkardık. Birbirine benzeyeni var, benzemeyeni var. Meyve verdiğinde ve meyveler olGünlaştığında bir bakın onun ürününe! Bu size gösterilenlerde, iman eden bir topluluk için, çok ibret vardır! |
Enam (6:120) | Günahın açığını da bırakın, gizlisini de. Günah kazananlar yapıp ettiklerinin karşılığını yakında göreceklerdir. |
Enam (6:128) | Gün olur şöyle diyerek onları huzurunda toplar: "Ey cinler/görünmez varlıklar topluluğu! Şu insanlara gerçekten çok ettiniz/insanların birçoğuna göz diktiniz." Onların insanlardan olan dostları şöyle derler: "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlanmıştı. Bizim için belirlediğin sürenin sonuna geldik." Buyurur ki: "Barınağınız ateştir. Allah'ın dilediği zamanlar hariç orada süreklisiniz." Senin Rabbin Hakim'dir, Alim'dir. |
Enam (6:130) | Ey cinler ve insanlar topluluğu! İçinizden, size ayetlerimi anlatan ve şu Gününüzle yüz yüze geleceğiniz hususunda sizi uyaran resuller gelmedi mi? "Kendi aleyhimize tanıklık ettik." dediler. İğreti hayat onları aldattı da küfre saptıklarına ilişkin, öz benlikleri aleyhinde tanıklık ettiler. |
Enam (6:138) | Kendi kuruntularına uyGün olarak şöyle dediler: "Şunlar, dokunulmaz hayvanlar ve ekinlerdir. Bizim dilediğimizden başkası yiyemez bunları." Hayvanlar var, sırtlarına binmek yasaklanmıştır; hayvanlar var, Allah'a iftira yüzünden üzerlerine Allah'ın adını anmıyorlar. Allah onları üretmekte oldukları iftiralar yüzünden cezalandıracaktır. |
Enam (6:141) | Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, sebzeleri, zeytinleri, narları, birbirine benzer ve benzemez biçimde oluşturan O'dur. Her birinin meyvesinden, olGünlaştığı zaman yiyin ve hasat Gününde onun hakkını da verin. İsraf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez. |
Enam (6:147) | Artık seni yalanlarlarsa şunu söyle: "Rabbiniz çok geniş bir rahmetin sahibidir. Ancak, O'nun azabı Günaha batmışlar topluluğundan uzak tutulamaz." |
Enam (6:158) | Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, Rabbinin gelmesini mi, yoksa Rabbinin bazı mucizelerinin gelmesini mi? Rabbinin bazı mucizeleri geldiği Gün, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır sahibi olamamış kişiye imanı hiçbir yarar sağlamayacaktır. De ki: "Bekleyin! Doğrusu biz de bekliyoruz." |
Enam (6:164) | Şunu da söyle: "Allah herşeyin Rabbi iken O'ndan başka rab mı arayayım? Her benliğin kazandığı kendi üstünde kalır. Hiçbir Günahkara bir başka Günahkarın yükünü taşımaz. Nihayet dönüşünüz Rabbinizedir. Tartışmaya girdiğiniz şeyleri O size haber verecektir." |
Araf (7:8) | O Gün, iyi ve kötüyü ayıran ölçü haktır. Artık kimin ölçülüp tartılacak şeyleri ağır basarsa kurtuluşa erenler onlar olacaktır. |
Araf (7:14) | Dedi: "İnsanların diriltileceği Güne kadar bana süre ver." |
Araf (7:32) | De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı süsü, güzel, temiz ve tatlı rızıkları kim haram etmiş?" De ki: "Dünya hayatında onlar, inananlar için de var. Kıyamet Gününde ise yalnız inananlar içindir onlar." Bilgiden nasipli bir topluluk için biz, ayetleri böyle ayrıntılı kılıyoruz. |
Araf (7:33) | De ki: "Rabbim, ancak şunları haram kıldı: "İğrençlikleri-görünenini, gizli olanını-Günahı, haksız yere saldırmayı, hakkında hiçbir kanıt indirmediği şeyi Allah'a ortak koşmayı, bir de Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemeyi." |
Araf (7:51) | Onlar kendi dinlerini eğlence ve oyun haline getirdiler, iğreti hayat onları aldattı. Onlar buGüne kavuşacaklarını unutmuşlardı. Ayetlerimize karşı direniyorlardı. BuGün de biz onları unutuyoruz. |
Araf (7:52) | Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uyGün biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o. |
Araf (7:53) | Onun yalnız tevilini gözetirler. Onun tevili geldiği Gün, daha önce onu unutanlar şöyle derler: "İnan olsun, Rabbimizin resulleri gerçeği getirmişler! Acaba bizim için şefaatçılar var mı ki, bize şefaat etsinler; yahut daha önce yaptıklarımızdan başkasını yapalım diye geri gönderilebilir miyiz?" Öz benliklerini hüsrana ittiler. İftiralarına alet ettikleri, onlardan uzaklaşıp kayboldu. |
Araf (7:54) | Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı Günde yaratmış, sonra da arş üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi Gündüze bürüyüp örter. O bunu, bu da onu aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur. Güneş, Ay, yıldızlar O'nun emrine boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da O'nundur, emir veriş de/yaratış da O'nun içindir, emir veriş de. Alemlerin Rabbi olan Allah çok yücedir. |
Araf (7:56) | Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozGün çıkarmayın. Ürpererek ve ümit ederek dua edin O'na. Hiç kuşkusuz, Allah'ın rahmeti, güzel düşünüp güzel iş yapanlara çok yakındır. |
Araf (7:85) | Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Size O'ndan başka ilah yok! Size Rabbinizden açık bir kanıt gelmiştir. Ölçü ve tartıda dürüst davranın. İnsanların eşyasına el koymaya tenezzül etmeyin. Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozGün çıkarmayın. Eğer inanan insanlarsanız bu sizin için daha hayırlıdır." |
Araf (7:86) | "Her yol üstünde oturup da tehdit savurarak Allah yolundan O'na inananları çevirmeyin. Yolun çarpığını isteyip durmayın. Hatırlayın ki, siz az idiniz, O sizi çoğalttı. Bir bakın, nasılmış bozGüncuların sonu!" |
Araf (7:100) | Tüm bu olanlar, eski sahiplerinden sona yeryüzüne mirasçı olanlara şunu göstermedi mi? Dilersek onları Günahları yüzünden belaya çarptırırız, kalpleri üzerine mühür basarız da artık söz dinleyemez olurlar. |
Araf (7:103) | Onların ardından Musa'yı, ayetlerimizle Firavun'a ve kodamanlarına gönderdik de ayetlerimiz karşısında zulme saptılar. Bir bak, nasıl olmuştur bozGüncuların sonu! |
Araf (7:133) | Biz de onlar üzerine, açık açık mucizeler olarak tufan, çekirge, haşarat, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de kibre saptılar ve Günahkar bir topluluk oluverdiler. |
Araf (7:142) | Musa ile otuz gece için vaatleştik. Ve bunu, bir on ekleyerek tamamladık. Böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye ulaştı. Musa, kardeşi Harun'a dedi ki: "Toplumum içinde benim yerime sen geç, barışçı ol, bozGüncuların yolunu izleme!" |
Araf (7:150) | Musa, kızgın ve üzGün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini bekleyemediniz mi?" Levhaları yere attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki: "Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Nerdeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma." |
Araf (7:153) | Günahlar işledikten sonra tövbe ile iman edenlere gelince, o tövbe ve imandan sonra Allah çok affedici, çok merhametli olacaktır. |
Araf (7:163) | Sor onlara o deniz kıyısındaki kentin durumunu. Cumartesi Günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebt yaptıkları Gün balıkları onlara akın akın gelindi; sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden onları böyle imtihan ediyorduk. |
Araf (7:167) | Rabbin, kıyamet Gününe kadar, kendilerine azabın en kötüsünü yapacak kimseleri üzerlerine göndereceğini bildirmişti. Senin Rabbin cezayı vermede çok süratli davranır; ama çok affedici, çok merhametlidir de. |
Araf (7:172) | Hani, Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet Günü, "Biz bundan habersizdik" demeyesiniz. |
Enfal (8:16) | Her kim böyle bir Günde, savaşmak için başka bir yer tutmak yahut başka bir birliğe katılmaya gitmek dışında onlara arkasını dönerse, Allah'tan bir gazaba çarpılmış olur. Varacağı yer cehennemdir onun. Ne kötü varış yeridir o! |
Enfal (8:41) | Doğru ile yanlışın ayrılış Günü, iki topluluğun karşılaştığı Gün, kulumuza indirmiş olduğumuza inanıyorsanız şunu bilin: Ganimet/kazanç olarak elde ettiğiniz şeylerin beşte biri Allah'a, resule, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışa aittir. Allah herşeye kadirdir. |
Enfal (8:48) | Şeytan onlara, yaptıklarını süslü gösterip şöyle demişti: "BuGün size galip gelecek kimse yok, ben yanınızdayım." Fakat iki topluluk yanyana gelince iki topuğu üstüne çark edip şöyle dedi: "Ben sizden uzağım. Ben sizin görmediklerinizi görüyorum, ben Allah'tan korkarım. Allah'ın cezası çok şiddetlidir." |
Enfal (8:52) | Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişi gibi. Allah'ın ayetlerini inkar ettiler de Allah onları Günahları yüzünden yakalayıverdi. Allah Kavidir, çok güçlüdür; azabı çok şiddetli yapandır O. |
Enfal (8:54) | Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin tavırları gibi. Rablerinin ayetlerini yalanlamışlardı. Biz de onları Günahları yüzünden mahvettik. Firavun hanedanını da boğmuştuk. Bunların tümü zulme sapanlardı. |
Enfal (8:67) | Hiçbir peygamber için, yeryüzünde ağır basmadıkça, esirlere sahip olmak uyGün değildir. Siz şu iğreti dünyanın nimetini istiyorsunuz; Allah ise ahireti istiyor. Allah Aziz'dir, Hakim'dir. |
Enfal (8:73) | Küfre sapanlar da birbirlerinin dostlarıdır. Eğer şu dikkat çekilenleri yapmazsanız yeryüzünde bir fitne, büyük bir bozGün çıkar. |
Tevbe (9:3) | Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac Günü bir duyuru var: Allah da O'nun elçisi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövbe ederseniz bu sizin için hayırlıdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah'ı acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula! |
Tevbe (9:18) | Allah'ın mescitlerini; ancak Allah'a, ahiret Gününe inanan, namazı/duayı yerine getiren, zekatı veren ve Allah'tan başka kimseden korkmayan kişiler onanır. İşte bunların, hidayete erenlerden olmaları beklenir. |
Tevbe (9:19) | Siz; hacı sakalığını, Mescid-i Haram tamirciliğini, Allah'a ve ahiret Gününe inanıp Allah yolunda cihat eden kişinin yaptığıyla bir mi tuttunuz? Allah katında bir olmazlar bunlar. Allah, zulüm sergileyenler topluluğuna kılavuzluk etmez. |
Tevbe (9:25) | Yemin olsun ki, Allah size birçok yerde yardım etti. Huneyn Gününde de. Hani, çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de bu hiçbir işinize yaramamıştı. Tüm genişliğine rağmen, yeryüzü size dar gelmişti. Sonra da sırtınızı dönüp kaçmıştınız. |
Tevbe (9:29) | Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret Gününe inanmayan, Allah'ın ve resulünün yasakladığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, boyun eğerek kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın. |
Tevbe (9:35) | Gün olur, cehennem ateşinde onların üzerine lav dökülür de bununla onların alınları, böğürleri, sırtları dağlanır: "İşte egolarınız için yığdıklarınız. Hadi, tadın biriktirmiş olduklarınızı!" |
Tevbe (9:36) | Gökleri ve yeri yarattığı Gündeki yazısına göre, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Eskimez din işte budur. Artık o aylar içinde benliklerinize zulmetmeyin. Müşrikler sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın. Şunu bilin ki, Allah, takva sahipleriyle beraberdir. |
Tevbe (9:44) | Allah'a ve ahiret Gününe iman edenler; mallarıyla, canlarıyla cihat edecekleri için senden izin istemezler. Allah, takva sahiplerini iyice bilmektedir. |
Tevbe (9:45) | Ancak Allah'a ve ahiret Gününe inanmayanlar, kalpleri kuşkuyla karışmış olup da işkilleri içinde çalkanıp duranlar, sefere katılmak için senden izin isterler. |
Tevbe (9:47) | Aranızda sefere çıkmış olsalardı, size bozGünculuktan başka bir katkıları olmayacaktı; sizi fitneye uğratmak isteğiyle aranıza sokulacaklardı. İçinizde onlara gerçekten kulak verecekler de vardı. Allah, zalimleri iyice biliyor. |
Tevbe (9:62) | Sizin gönlünüzü hoş etmek için Allah'a yemin ederler. Eğer bunlar inanmış iseler Allah'ın ve resulünün hoşnutluğunu öne almaları daha uyGün düşer. |
Tevbe (9:66) | Özür beyan etmeyin; imanınızdan sona küfre saptınız. İçinizden bir grubu affetsek bile diğer bir grubu, Günaha batmış kişiler oldukları için azaba uğratacağız. |
Tevbe (9:77) | Nihayet, Allah, kendisine verdikleri söze ters düştüklerinden, yalana sapıp durduklarından, huzuruna çıkacakları Güne kadar onların kalplerine ikiyüzlülük yerleştirdi. |
Tevbe (9:91) | Güçsüzlere, hastalara, infak edecek bir şey bulamayanlara, Allah ve resulü için öğüt verdikleri takdirde bir Günah yoktur. Güzel davrananlar aleyhine bir yol yok. Allah Gafur'dur, Rahim'dir. |
Tevbe (9:92) | Kendilerini bindirmen için sana geldiklerinde sen, "Sizi bindirecek bir şey bulamam" deyince, harcayacak bir şey bulamadıklarından, üzüntüyle gözlerinden yaşlar boşalarak geri dönen kimseler için de herhangi bir Günah yoktur. |
Tevbe (9:99) | Çöl Araplarından bazıları da Allah'a ve ahiret Gününe inanır, harcadığını Allah yanında yakınlıklara ve resulün dualarına vesile edinir. Dikkat edin! O harcadıkları gerçekten kendileri için bir yakınlık vesilesidir. Allah onları rahmetinin içine sokacaktır. Allah çok affedici, çok esirgeyicidir. |
Tevbe (9:102) | Diğer bazıları da Günahlarını itiraf ettiler. Bunlar, iyi bir işle kötü olan diğer bir işi birbirine karıştırdılar. Belki Allah tövbelerini kabul eder. Çünkü Allah Gafur'dur, Rahim'dir. |
Tevbe (9:108) | Böyle bir mescitte sakın namaza durma! Daha ilk Gününde takva üzerine kurulan bir mescit, içinde namaz kılman için çok daha uyGündur. Temizlenmek arzusu taşıyan erler vardır o mescitte. Allah, temizlenenleri sever. |
Tevbe (9:120) | Medine halkına ve çevrelerindeki Bedevi Araplara, Allah resulünden geri kalmaları ve onu bırakıp da kendi canlarının derdine düşmeleri yakışmaz. Çünkü Allah yolunda uğrayacakları bir susuzluk, bir yorGünluk, bir açlık, kafirleri öfkelendirmek üzere bir yere ayak basmaları, düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları durumunda kendileri için, barışa yönelik iyi bir amel mutlaka yazılacaktır. Allah, güzel düşünüp güzel davrananların ödülünü yitirmez. |
Yunus (10:3) | Şu bir gerçek ki, sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı Günde yaratan, sonra arş üzerine egemenik kurup iş ve oluşu çekip çeviren Allah'tır. O'nun izni olmadıkça hiçbir şefaatçı devreye giremez. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz. Artık O'na kulluk/ibadet edin. Düşünüp anlamıyor musunuz? |
Yunus (10:5) | Güneş'i ısı ve ışık kaynağı; Ay'ı, hesabı ve yılların sayısını bilesiniz diye bir nur yapıp ona evreler takdir eden O'dur. Allah bütün bunları rastgele değil, şaşmaz ölçülere bağlı olarak yaratmıştır. Bilgiyle donanmış bir topluluk için ayetleri ayrıntılı kılıyor. |
Yunus (10:6) | Şu bir gerçek ki, geceyle Gündüzün birbiri ardınca değişip durmasında, Allah'ın göklerde ve yerde vücut verdiği şeylerde, sakınan bir topluluk için sayısız ayetler vardır. |
Yunus (10:13) | Yemin olsun ki, biz sizden önceki kuşakları, zulmettikleri ve resulleri kendilerine açık kanıtlar getirdiği halde inanmadıkları için, helak ettik. Günaha batanlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız. |
Yunus (10:15) | Ayetlerimiz onlara açık-seçik parçalar halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar şöyle dediler: "Bundan başka bir Kur'an getir yahut bunu değiştir." De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, büyük bir Günün azabından korkuya düşerim." |
Yunus (10:24) | Şu iğreti hayatın durumu gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve davarların yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karışmıştır. Nihayet toprak, takılarını kuşanmış, süslenmiştir. Toprağın sahipleri onun üzerinde egemen olduklarını sanmaktadırlar. Tam bu sırada emrimiz ona gece veya Gündüz ulaşmıştır. Ve onu, sanki dün yerinde yokmuş gibi biçip atmışızdır. Derin derin düşünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz. |
Yunus (10:28) | Gün olur, onları bir araya toplarız; sonra şirke batmışlara sesleniriz: "Siz ve ortak yaptıklarınız, yerlerinize!" Aralarını ayırmışızdır. Allah'a ortak tuttukları şöyle haykırır: "Siz sadece bize kulluk/ibadet etmiyordunuz." |
Yunus (10:40) | İçlerinden buna inanacak var, inanmayacak var. BozGüncuları Rabbin daha iyi bilir. |
Yunus (10:45) | Onları huzuruna toplayacağı Gün, Gündüzün bir saatinden başka, dünyada durmamış gibidirler; aralarında tanışırlar. Allah'a kavuşmayı yalanlayıp da doğru yolu tutmamış bulunanlar, hüsrana uğramışlardır. |
Yunus (10:50) | Şöyle söyle: "Diyelim O'nun azabı size Gündüzün veya geceleyin gelecektir. Suçlular bunlardan hangisini aceleyle ister?" |
Yunus (10:60) | Yalanı Allah'a yakıştıranlar, kıyamet Günü hakkında ne düşünüyorlar? Allah, insanlara karşı elbette lütuf sahibidir, fakat onların çokları şükretmiyorlar. |
Yunus (10:67) | O, odur ki, içinde durup dinlenesiniz diye sizin için geceye vücut verdi, Gündüzü de aydınlık kıldı. Hiç kuşkusuz, bunda, dinleyecek bir topluluk için ibretler vardır. |
Yunus (10:75) | Onların ardından da Musa ile Harun'u ayetlerimiz eşliğinde Firavun ve kurmaylarına gönderdik. Kibre saptılar ve Günahkar bir topluluk oldular. |
Yunus (10:81) | Onlar hünerlerini ortaya koyunca Musa dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah, bozGüncuların işini düzGün yürütmez." |
Yunus (10:91) | "Şimdi mi? Daha önce isyan etmiş, bozGünculardan olmuştun." |
Yunus (10:92) | "BuGün senin bedenini kurtaracağız ki, arkandan gelenlere bir ibret olasın. Ama insanların çoğu bizim ayetlerimizden gerçekten habersiz bulunuyor." |
Yunus (10:93) | Yemin olsun, biz, İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve kendilerine temiz yiyeceklerden rızık verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar ihtilafa düşmediler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, tartışmakta oldukları şey hakkında kıyamet Günü aralarında hüküm verecektir. |
Yunus (10:102) | Onlar, sırf kendilerinden önce gelip geçenlerin Günleri gibisini bekliyorlar. De ki: "Bekleyin! Sizinle beraber ben de bekleyenlerdenim." |
Hud (11:3) | Af dileyin Rabbinizden; sonra da tövbe ile O'na yönelin ki, belirlenmiş bir süreye kadar sizi güzel bir nimetle nimetlendirsin ve her farklı derece sahibine hak ettiği ödülü versin. Eğer yüz çevirirseniz, o takdirde sizi büyük bir Günün azabıyla korkuturum. |
Hud (11:7) | O, odur ki, gökleri ve yeri altı Günde yaratmıştır. O'nun arşı da su üzerinde idi. Böyle yapması, iş ve davranış yönünden hanginizin daha güzel olduğunu belirlemek için sizi denemeye yöneliktir. Sen, "Kuşkusuz, sizler ölümden sonra diriltileceksiniz!" dediğinde, küfre batanlar hemen ve kesinlikle şöyle derler: "Bu apaçık bir büyüden başka şey değildir." |
Hud (11:8) | Ve eğer onlardan azabı, belirlenmiş bir süreye kadar ertelesek, mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Onu erteleyen de ne?" Gözünüzü açın, azap onlara geldiği Gün, kendilerinden geri çevrilecek değildir. Ve alay edip durdukları şey, kendilerini sarmış olacaktır. |
Hud (11:26) | "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Korkunç bir Gününün azabına uğramanızdan korkuyorum." demişti de, |
Hud (11:43) | Oğlu cevap verdi: "Bir dağa sığınacağım, beni sudan korur." Nuh dedi: "Allah'ın merhamet ettiği dışında buGün hiç kimse için Allah'ın kararından kurtaracak yoktur." Ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı. |
Hud (11:52) | "Ey toplumum! Rabbinizden af dileyin, sonra O'na yönelin ki üzerinize göğü bol bol göndersin, kuvvetinize kuvvet katsın. Günahkarlar olup da Allah'tan yüz çevirmeyin." |
Hud (11:60) | Bu dünyada ve kıyamet Gününde arkalarına lanet takıldı. Dikkat edin; Ad, Rablerine nankörlük etmişti. Dikkat edin, Hud'un kavmi olan Ad geri gelmez oldu. |
Hud (11:65) | Ama deveyi yere yıkıp kestiler. Salih dedi ki: "Yurdunuzda üç Gün daha nimetlenin. Bu, yalanlanamayacak bir tehdittir." |
Hud (11:66) | Emrimiz gelince Salih'i ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. O Günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin, evet O, Kavi'dir, Aziz'dir. |
Hud (11:77) | Elçilerimiz Lut'a geldiğinde onlar için kaygılanmış, göğsü daralmış da şöyle demişti: "Bu, zorlu bir Gün!" |
Hud (11:78) | Lut'un kavmi koşarak onun yanına geldi. Bunlar daha önce de kötülükler yapmışlardı. Lut dedi ki: "Ey toplumum! İşte şunlar kızlarım. Onlar sizin için daha temiz. Allah'tan korkun da misafirlerim önünde beni rezil etmeyin. İçinizde olGün bir adam yok mu?" |
Hud (11:84) | Medyen'e, kardeşleri Şuayb'ı göndermiştik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. O'ndan başka tanrınız yok sizin. Eksik ölçüp yanlış tartmayın. Sizi nimet-bereket içinde görüyorum, ama sizin için sarıp kuşatan bir Günün azabından da korkuyorum." |
Hud (11:85) | "Ey toplumum! Ölçüyü ve tartıyı tam bir dürüstlükle yapın. İnsanların eşyalarını tırtıklamayın. Yeryüzünde bozGünculuk yaparak dolaşmayın." |
Hud (11:87) | Dediler ki: "Ey Şuayb! Namazın/duan mı emrediyor sana, atalarımızın tapar olduğunu terk etmemizi yahut mallarımızda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi? Esasında sen; gerçekten yumuşak huylu, olGün bir insansın." |
Hud (11:98) | Kıyamet Günü kavmine önderlik eder. İşte onları suya götürür gibi ateşe götürdü. Ne kötü varış yeridir o götürüldükleri yer! |
Hud (11:99) | Peşlerine lanet takılmıştır: Hem burada hem kıyamet Gününde ne kötü destektir o arkalarına takılmış olan! |
Hud (11:103) | Ahiret azabından korkan için bunda elbette ki bir ibret vardır. O, insanları bir araya getiren bir Gündür. Görülesi bir Gündür o! |
Hud (11:105) | O geldiği Gün hiçbir benlik, O'nun izni olmadan söz söyleyemez. Onların bir kısmı bahtsız, bir kısmı mutludur. |
Hud (11:114) | Gündüzün iki tarafında ve geceye yakın saatlerde namazı/duayı yerine getir. Güzellikler kötülükleri silip süpürür. İşte bu, Allah'ı ananlara bir öğüttür. |
Hud (11:116) | Sizden önceki kuşakların söz ve eser sahibi olanları, yeryüzünde bozGünculuktan alıkoymalı değiller miydi? Ama içlerinden kurtarmış olduklarımızın az bir kısmı dışında hiçbiri bunu yapmadı. Zulme sapanlar ise içine gömüldükleri servet şımarıklığının ardına düşüp suçlular haline geldiler. |
Yusuf (12:4) | Bir vakit Yusuf babasına şöyle demişti: "Babacığım, ben rüyada on bir yıldızla, Güneş'i ve Ay'ı gördüm; onları bana secde ediyorlar gördüm." |
Yusuf (12:22) | Yusuf gerekli olGünluğa ulaşınca ona hükmetme yeteneği ve ilim verdik. Güzel düşünüp güzel davrananları biz işte böyle ödüllendiririz. |
Yusuf (12:29) | "Yusuf, sakın bundan bahsetme! Kadın, sen de Günahının affını dile! Sen, gerçekten Günahkarlardan oldun." |
Yusuf (12:54) | Kral dedi ki: "Onu bana getirin, kendime özel dost edineyim." Yusuf'la konuşunca da şöyle dedi: "Artık buGün yanımızda mevkii olan, güvenilir bir dostsun." |
Yusuf (12:73) | Kardeşler dediler: "Vallahi, siz de iyi biliyorsunuz ki, biz bu toprağa bozGünculuk yapmak için gelmedik, hırsız da değiliz biz." |
Yusuf (12:92) | Yusuf dedi: "BuGün azarlanmayacaksınız. Allah sizi affeder. O, rahmet edenlerin en merhametlisidir." |
Yusuf (12:97) | Oğulları dediler: "Ey babamız! Günahlarımızın affını dile. Gerçekten biz hata işledik." |
Rad (13:2) | Allah odur ki, gökleri direksiz yükseltmiştir; görüyorsunuz onları... Sonra arş üzerine egemen olmuştur. Güneş'i ve Ay'ı da boyun eğdirmiştir. Bunların tümü belirlenmiş bir vakte kadar akar dururlar. Oluşu yönlendirir, çekip çevirir O... Ayetleri birer birer gözler önüne serer ki, Rabbinize kavuşacağınıza açık-seçik inanasınız. |
Rad (13:3) | Yeri uzatıp döşeyen ve onda oturaklı dağlar ve nehirler vücuda getiren O'dur. Bütün meyvelerden kendi içlerinde ikişer çift yaratmıştır O. Geceyi Gündüze sarıp bürümektedir O. Bütün bunlarda derin derin düşünecek bir topluluk için elbette ayetler vardır. |
Rad (13:10) | Sizden, sözü saklayan da açıklayan da geceye sığınıp gizlenen de Gündüz yol alan da onun için birdir. |
Rad (13:25) | Allah'a verdikleri sözü, onu antlaşma haline getirdikten sonra bozanlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi parçalayanlar ve yeryüzünde bozGün çıkaranlara gelince, böyleleri için lanet var. Yurdun en kötüsü de onların olacak. |
İbrahim (14:5) | Yemin olsun ki, biz Musa'yı, "Toplumunu karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın Günlerini hatırlatıp bellet!" diye ayetlerimizle gönderdik. Şu bir gerçek ki, bunda iyice sabreden, çokça şükreden herkes için sayısız ayetler vardır. |
İbrahim (14:10) | Resulleri dedler ki: "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında mı kuşku? O sizi, Günahlarınızı afftetsin, belirli bir süreye kadar size zaman tanısın diye çağırıyor." Şöyle cevap verdiler: "Siz de bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Atalarımızın kulluk ettiklerinden bizi yüz geri çevirmek istiyorsunuz. Hadi açık bir kanıt getirin bize!" |
İbrahim (14:18) | Rablerine nankörlük edenlerin amelleri, fırtınalı bir Günde rüzgarın tarumar ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir. |
İbrahim (14:31) | İnanan kullarıma söyle: Namazı/duayı yerine getirsinler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan, hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun olmadığı o Gün gelmeden önce, gizli ve açık infak etsinler. |
İbrahim (14:33) | Görevlerini şaşmadan yapmak üzere Güneş'i ve Ay'ı da size boyun eğdirdi. Geceyi ve Gündüzü de hizmetinize verdi. |
İbrahim (14:41) | "Rabbimiz, hesabın ortaya geleceği Gün; beni, anne-babamı ve inananları affet!" |
İbrahim (14:42) | Sakın, Allah'ı, zalimlerin yapmakta olduğundan habersiz sanma. O, onları, gözlerin korkudan donup kalacağı bir Güne erteliyor, hepsi bu... |
İbrahim (14:44) | İnsanları, azabın kendilerine ulaşacağı Gün konusunda uyar. O Gün, zalimler şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar geri bırak da çağrına cevap verip resullere uyalım." Daha önce siz, kendiniz için çöküş ve bitiş yoktur diye yemin etmediniz mi? |
İbrahim (14:48) | O Gün yerküre başka bir yerküreye dönüştürülür. Gökler de öyle. Hepsi o Vahid ve Kahhar olan Allah'ın huzurunda dikilir. |
İbrahim (14:49) | O Gün suçluların, birbirine perçinlenmiş bukağılarla çengellendiklerini görürsün. |
Hicr (15:12) | Biz ona, Günaha batmışların gönüllerinde böyle bir yol veririz. |
Hicr (15:29) | "Onu, amaçlanan düzGünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın." |
Hicr (15:35) | "Din Gününe kadar üzerinde lanet var." |
Hicr (15:36) | Dedi: "Rabbim, onların diriltileceği Güne kadar bana süre ver." |
Hicr (15:38) | "Bilinen vaktin Gününe kadar..." |
Hicr (15:48) | Orada kendilerine zahmet/yorGünluk dokunmaz. Oradan çıkarılmazlar da. |
Hicr (15:58) | Dediler: "Biz Günahkar bir topluluğa gönderildik." |
Hicr (15:60) | "Lut'un karısı hariç. O Günahkarlarla geride kalacaktır. Öyle takdir ettik." |
Hicr (15:73) | Nihayet o korkunç titreşimli ses, onları Güneş doğarken yakaladı. |
Nahl (16:12) | Geceyi, Gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı sizin emrinize vermiştir. Yıldızlar da O'nun emriyle bir hizmete boyun eğmiştir. Bütün bunlarda, aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ibretler vardır. |
Nahl (16:25) | Şunun için ki, onlar, kıyamet Günü kendi Günahlarını tamamen yüklendikten başka, ilimsizlik yüzünden saptırdıkları kişilerin Günahlarının bir kısmını da yüklenecekler. Bakın, ne kötü şey yükleniyorlar! |
Nahl (16:27) | Sonra, kıyamet Günü onları rezil edecek ve diyecek: "Kendileri için kavga çıkarıp ayrılığa düştüğünüz ortaklarım nerede?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar diyecekler ki: "BuGün rezillik ve kötülük, gerçeği inkar edenleredir." |
Nahl (16:63) | Yemin olsun Allah'a ki, senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik de şeytan onlara amellerini süslü gösterdi. O, buGün de onların dostudur/ o Gün de onların dostu idi. Onlar için acıklı bir azap var. |
Nahl (16:80) | Allah size, evlerinizden huzur ve sükun yeri yaptı. Hayvan derilerinden size, gerek güç Gününüzde gerek konduğunuz sırada rahatça taşıyacağınız evler yaptı. Ayrıca, hayvanların; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından belli bir süreye kadar kullanabileceğiniz giyimlikler, döşemelikler ve kullanım eşyası verdi. |
Nahl (16:84) | Her ümmetten bir tanığı ortaya sürdüğümüz Gün, küfre sapanlara ne izin verilir ne de özür dilemelerine imkan sağlanır. |
Nahl (16:87) | O Gün hepsi Allah huzurunda teslim bayrağı çekmiş, iftira aracı olarak kullandıklarının tümü onları ortada bırakıp kaybolmuştur. |
Nahl (16:88) | İnkara sapıp Allah yolundan geri çevirenler var ya, bozGünculuk edip durmalarından ötürü onların azaplarına azap katmışızdır. |
Nahl (16:89) | Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki herşey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun. |
Nahl (16:92) | Yeminleri bozmada, ipliğini kuvvetle büktükten sonra bozup parçalayan karı gibi olmayın. Bir topluluk ötekinden daha zengin ve kalabalık çıktığı için yeminlerinizi aranızda bir hile aracı yapıyorsunuz. Allah sizi bununla imtihan ediyor; ihtilafa düştüğünüz şeyleri kıyamet Günü size açık bir biçimde elbette gösterecektir. |
Nahl (16:111) | Gün olur, herkes kendi nefsi için mücadele eder ve herkese, yaptığının karşılığı tam tamına ödenir; onlar asla zulme uğratılmazlar. |
Nahl (16:124) | Cumartesi tatili, sadece onda ihtilaf edenlere farz kılındı. Rabbin, tartışmakta oldukları şey hakkında, onlar arasında kıyamet Günü hüküm verecektir. |
Isra (17:4) | Biz, Beniisrail'e Kitap'ta şu yolda bir yargıda bulunduk: Siz yeryüzünde muhakkak iki kez bozGün vücuda getireceksiniz ve muhakkak büyük bir kibirle böbürleneceksiniz. |
Isra (17:12) | Biz, geceyi ve Gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip Gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık. |
Isra (17:13) | Her insanın uğursuzluk kuşunu onun boynuna takmışızdır. Kıyamet Günü kendisine, önünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız: |
Isra (17:14) | "Oku kitabını! BuGün sana hesap sorucu olarak öz benliğin yeter." |
Isra (17:15) | Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur. Sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Hiçbir Günahkar, bir başka Günahkarın yükünü taşımaz. Ve biz, bir resul göndermedikçe azap edici değiliz. |
Isra (17:17) | Nuh'tan sonra da nice kuşakları helak ettik. Kullarının Günahlarını haber alıcı ve görücü olarak Rabbin yeter. |
Isra (17:31) | Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir Günahtır. |
Isra (17:52) | Sizi çağıracağı Gün, onu hamt ederek çağrısına derhal uyacaksınız. Ve sadece az bir süre kaldığınızı düşüneceksiniz. |
Isra (17:58) | Hiçbir kent/medeniyet dışta kalmamak üzere, kıyamet Gününden önce hepsini ya helak edeceğiz yahut da şiddetli bir azapla azaplandıracağız. İşte bu, Kitap'ta satır satır yazılmış bulunuyor. |
Isra (17:62) | Yine dedi: "Şu benden üstün kıldığına bir baksana! Yemin olsun, eğer beni kıyamet Gününe kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, hükmüm altına alacağım." |
Isra (17:71) | Gün olur, insan gruplarından herbirini kendi önderiyle çağırırız. O Gün kitabı kendisine sağdan verilenler, kitaplarını okuyacaklar ve bir kıl kadar haksızlığa uğratılmayacaklar. |
Isra (17:78) | Güneşin kaymasından/aşağı sarkmasından, gecenin kararmasına kadar namazı/duayı yerine getir. Sabah Kur'an'ını da gözet. Çünkü sabah Kur'an'ı tanıklarca izlenmektedir. |
Isra (17:84) | De ki: "Herkes, kendi varlık yapısına uyGün iş görür. Yolca daha doğru gidenin kim olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir." |
Isra (17:95) | De ki: "Eğer yeryüzünde doyGünluğa ulaşmış melekler dolaşır olsaydı, elbette gökten onlara bir melek-resul gönderirdik." |
Isra (17:97) | Allah kime hidayet verirse doğru olan yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, böyleleri için O'nun dışında dostlar bulamazsın. Kıyamet Günü böylelerini kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzleri üstüne sürerek haşrederiz. Varacakları yer cehennemdir ki, alevi dindikçe kızgın ateşini körükleyiveririz. |
Kehf (18:17) | Güneş'i görüyorsun: Doğduğu vakit mağaralarından sağ tarafa kayar, battığı vakit ise onları sol tarafa doğru makaslayıp geçer. Böylece onlar mağaranın geniş boşluğu içindedirler. Bu, Allah'ın mucizelerindendir. Allah'ın kılavuzluk ettiği, doğruyu bulmuştur. Şaşırttığına gelince, sen ona yol gösteren bir veli asla bulamazsın. |
Kehf (18:19) | İşte böyle! Onları dirilttik ki, birbirlerine sorup dursunlar. İçlerinden biri şöyle konuştu: "Ne kadar durdunuz?" Dediler: "Bir Gün yahut Günün bir parçası kadar." Dediler: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Siz şimdi birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; kentin hangi yiyeceği daha temizse ondan size bir rızık getirsin. Ama nazik ve kurnaz davransın ki, sizi kimseye fark ettirmesin." |
Kehf (18:47) | Gün olur, dağları yürütürüz de yeryüzünü çırılçıplak görürsün. İnsanları huzurumuzda toplamış, içlerinden hiçbirisini hesap dışı bırakmamışızdır. |
Kehf (18:49) | Kitap ortaya konulmuştur. Günahkarların, onun içindekilerden korkup ürpererek şöyle dediklerini görürsün: "Vay başımıza! Ne biçim kitap bu! Ne küçük bırakmış ne büyük. Hepsini sayıp dökmüş!" Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmiyor. |
Kehf (18:52) | Bir Gün Allah şöyle diyecektir: "O bir şey zannettiğiniz ortaklarımı çağırın!" Hemen çağırdılar ama onlar kendilerine cevap vermedi. Biz onların aralarına tehlikeli bir uçurum/yıkıcı bir düşmanlık koyduk. |
Kehf (18:66) | Musa ona dedi ki: "Sana öğretilenden bana da bir olGünluk/bir bilgi öğretmen şartıyla sana tabi olayım mı?" |
Kehf (18:86) | Nihayet, Güneş'in battığı yere varınca onu kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zülkarneyn, ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın." |
Kehf (18:90) | Bir süre sonra, Güneş'in doğduğu yere varınca onu, ona karşı kendilerine bir siper yapmadığımız bir topluluğun üzerine doğar buldu. |
Kehf (18:94) | Dediler: "Ey Zülkarneyn! Ye'cuc ve Me'cuc bu yerde bozGünculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir set yapman şartıyla sana vergi verelim mi?" |
Kehf (18:99) | O Gün onları bırakmışızdır, birbirleri içinde dalgalanırlar. Sura da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır. |
Kehf (18:100) | O Gün, cehennemi, inkarcılara öyle bir sunmuşuzdur ki!... |
Kehf (18:105) | Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na ulaşmayı inkar etmişler de bütün amelleri boşa çıkmıştır. Bu yüzden kıyamet Günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız/onlara hiçbir değer vermeyiz. |
Meryem (19:15) | Selam olsun ona, doğduğu Gün, öleceği Gün ve diri olarak kaldırılacağı Gün. |
Meryem (19:25) | "Hurma ağacının kütüğünü kendine doğru salla, üzerine olGün, taze hurma dökülecektir." |
Meryem (19:26) | "Artık ye, iç. Gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen şöyle söyle: 'Ben Rahman için oruç adadım. Onun için buGün, insan cinsinden hiç kimseyle konuşmayacağım." |
Meryem (19:33) | "Selam bana doğduğum Gün, öleceğim Gün ve diri olarak kaldırılacağım Gün." |
Meryem (19:37) | Kendi aralarından çıkan hizipler ihtilafa düştüler. Büyük bir Günün tanıklığından ötürü vay o inkarcıların haline! |
Meryem (19:38) | Bize gelecekleri Gün neler işitecekler, neler görecekler! Fakat o zalimler buGün, açık bir sapıklık içindedirler. |
Meryem (19:39) | Sen onları, o hasret Günü ile ilgili olarak uyar. Çünkü onlar gaflet içindeyken, iman da etmemişken iş bitirilmiş olacaktır. |
Meryem (19:43) | "Babacığım, bana ilimden, sana ulaşmayan bir nasip geldi. O halde bana uy ki, seni düzGün bir yola ileteyim!" |
Meryem (19:84) | Onlar için acele etme. Biz onlar için Günleri teker teker sayıyoruz. |
Meryem (19:85) | Gün olur, o sakınanları biz, Rahman'ın huzurunda heyet halinde toplarız. |
Meryem (19:95) | Ve onların hepsi kıyamet Günü O'na tek tek gelecektir. |
Taha (20:58) | "Seninki gibi bir büyü, biz de mutlaka sana getireceğiz. Seninle bizim aramızda öyle bir buluşma yeri ve zamanı belirle ki, ne biz cayalım ne de sen. Herkese uyGün bir yer olsun." |
Taha (20:59) | Musa dedi: "Bizimle buluşacağınız zaman, süs Günü olsun. İnsanlar kuşluk vakti bir araya getirilsin." |
Taha (20:64) | "Hemen hünerlerinizi birleştirin; sonra saf bağlamış olarak gelin! BuGün, üstün gelen kurtulmuş olacaktır." |
Taha (20:73) | "Biz Rabbimize inandık ki, Günahlarımızı ve senin bizi zorladığın büyüyü affetsin. Allah daha hayırlı, daha süreklidir." |
Taha (20:82) | Ve ben, tövbe eden, inanan, hayra ve barışa yönelik iş yapıp sonra da düzGün bir biçimde yol alan kimseye karşı, gerçekten çok affediciyim, Gaffar'ım. |
Taha (20:100) | Kim ondan yüz çevirirse, kıyamet Günü bir Günah yüklenecektir. |
Taha (20:101) | Uzun süre o yükün altındadır; kıyamet Gününde bu onlar için ne kötü yüktür! |
Taha (20:102) | O Gün sura üfrülür ve Günahkarları o Gün gözleri gömgök bir halde haşrederiz. |
Taha (20:103) | Aralarında fısıldaşır gibi konuşurlar: "Ancak on Gün filan kaldınız." |
Taha (20:104) | Onların söylemekte olduklarını biz daha iyi biliriz. Yolca en seçkinleri olan şöyle diyordu: "Eni-sonu, bir Gün kaldınız." |
Taha (20:108) | O Gün, eğip bükmesi olmayan davetçiye uyarlar. Rahman'ın huzurunda sesler kısılır, artık bir hışıltıdan başka şey işitmezsiniz. |
Taha (20:109) | O Gün şefaat yarar sağlamaz. Ancak Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimse müstesna... |
Taha (20:119) | "Ve sen burada ne susayacaksın ne de Güneşten yanacaksın." |
Taha (20:124) | Kim benim zikrimden/Kur'anımdan yüz çevirirse onun için zor, sıkıcı bir hayat şekli/dar bir geçim vardır; kıyamet Günü de onu kör olarak haşrederiz. |
Taha (20:126) | Allah buyurur: "Ayetlerimiz sana geldiğinde sen böyle unutmuştun; buGün de sen aynı şekilde unutuluyorsun." |
Taha (20:130) | Artık, onların söylediklerine sabret; Güneş'in doğuşundan önce de batışından önce de Rabbini överek tespih et! Gecenin bazı saatleriyle Gündüzün iki ucunda da tespit et ki, hoşnutluğa erebilesin. |
Enbiya (21:20) | Gece ve Gündüz tespih ederler, bıkıp usanmazlar. |
Enbiya (21:33) | O odur ki, geceyi, Gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yarattı. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. |
Enbiya (21:42) | De ki: "Sizi gece ve Gündüz Rahman'dan kim koruyabilir?" Hayır, hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden/Kur'an'ından yüz çeviriyorlar. |
Enbiya (21:47) | Kıyamet Günü için adalet terazilerini kuracağız/adaleti terazilere koyacağız. Hiç kimseye zere kadar zulüm edilmeyecek. Hardal tanesi kadar birşey olsa onu ortaya getiririz. Hesapçılar olarak biz yeteriz! |
Enbiya (21:103) | O en büyük korku onları tasalandırmaz. Melekler onları şöyle karşılarlar: "Bu size o vaat edilen Gününüzdür!" |
Enbiya (21:104) | Gün olur, göğü, yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu baştan yaparız. Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız. |
Hac (22:2) | Onu göreceğiniz Gün, her emzikli kadın, emzirdiğinden vazgeçer ve her gebe kadın, taşıdığını düşürür. Sen o Gün insanları sarhoşlar halinde görürsün; oysaki onlar sarhoş değillerdir, ama Allah'ın azabı çok şiddetlidir. |
Hac (22:9) | Yanını eğip bükerek uğraşır ki, Allah yolundan saptırıversin. Böyle kişiye dünyada bir yüz karası öngörülmüştür. Ve kıyamet Günü biz ona, o kasıp kavuran yangının azabını tattıracağız. |
Hac (22:17) | İman edenler, Yahudiler, Sabiiler, Hıristiyanlar, Mecusiler ve şirke sapanlar arasında Allah, kıyamet Günü ayrım yapacaktır. Allah, her şey üzerine Şehid'dir, tanıktır. |
Hac (22:18) | Görmedin mi göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyor. Birçoğunun da üzerine azap hak olmuştur. Allah'ın hakir kıldığına ikramda bulunan olmaz. Allah, dilediğini yapar. |
Hac (22:27) | İnsanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak gerekse derin vadilerden gelerek, yorGünluktan incelmiş binitler üzerinde sana ulaşsınlar. |
Hac (22:28) | Kendilerine ait bir takım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerinde belirli Günlerde Allah'ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun. |
Hac (22:47) | Senden aceleyle azabı istiyorlar: Allah, vaadine asla ters düşmez. Şu da bir gerçek ki Rabbinin katındaki bir Gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir. |
Hac (22:55) | İnkar edenler ise kıyamet ansızın başlarına patlayıncaya kadar, yahut kısır bir Günün azabı kendilerine gelip çatıncaya kadar, o Kur'an'dan yana kuşku içinde olmaya devam edecekler. |
Hac (22:56) | O Gün mülk ve yönetim Allah'ındır. Aralarında O, hüküm verecektir. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, nimetlerle dolu cennetlerde olacaklardır. |
Hac (22:61) | İşte böyle. Allah geceyi Gündüzün içine sokar, Gündüzü de gecenin içine sokar. Allah Semi'dir, Basir'dir. |
Hac (22:69) | Allah, tartışmakta olduğunuz konuda kıyamet Günü aranızda hüküm verecektir. |
Muminun (23:16) | Sonra, siz kıyamet Gününde yeniden diriltileceksiniz. |
Muminun (23:27) | Bunun üzerine biz, Nuh'a şöyle vahyettik: "Gözlerimizin önünde ve vahyimize uyGün olarak gemiyi yap. Emrimiz gelip tandır kaynayınca, ailenle birlikte her türden iki çifti gemiye sok. İçlerinden, haklarında daha önce hüküm verilmiş olanları dışta bırak. Zulmetmiş olanlar hakkında bana yakarıp durma. Onlar kesinlikle boğulacaklardır." |
Muminun (23:50) | Meryem'in oğluyla annesini birer ayet kıldık ve onları oturmaya uyGün pınarlı bir tepeye yerleştirdik. |
Muminun (23:65) | "Bağırıp dövünmeyin buGün, bizim karşımızda kimseden yardım göremezsiniz." |
Muminun (23:80) | O hayat veriyor, O öldürüyor. Gece ile Gündüzün birbiri ardınca gelişi O'nun için. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız? |
Muminun (23:100) | Döndürün ki, o arkada bıraktığım yerde iyi bir iş yapayım." Hayır, bir kelime ki bu, o söyler onu. Ötelerinde, dirilecekleri Güne kadar bir berzah vardır. |
Muminun (23:111) | BuGün onlara ben, sabretmiş olmalarının karşılığını verdim. Başarıya erip kurtulanlar, onlardır. |
Muminun (23:113) | Derler: "Bir Gün yahut Günün bir kısmı kadar; sayanlara sor." |
Nur (24:2) | Zina eden kadınla zina eden erkek... Yüz vuruş vurun herbirinin ciltlerine... Allah'a ve ahiret Gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun. |
Nur (24:11) | O ifki/yalan haberi/iftirayı getirenler, içinizden bir gruptur. Onu sizin için şer sanmayın. Aksine, o, sizin için bir hayırdır. Onlardan her kişiye o Günahtan kazandığı vardır. Onların, Günahın büyüğünü yönetenine de büyük bir azap vardır. |
Nur (24:15) | O zaman siz, onu dillerinizle birbirinize yetiştiriyordunuz ve ağızlarınızla, hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyi söylüyor, üstelik bunu önemsiz sanıyordunuz. Oysaki Allah katında o, çok büyük bir Günahtı. |
Nur (24:24) | Gün gelecek onların kendi dilleri, kendi elleri, kendi ayakları, yapıp ettikleri işler hakkında kendi aleyhlerine tanıklık edecektir. |
Nur (24:25) | O Gün Allah, onlara hak ettikleri cezayı tam verecek ve Allah'ın apaçık Hak olduğunu bilecekler. |
Nur (24:32) | İçinizden bekarları/dulları, bir de erkek hizmetçilerinizden ve halayıklarınızdan durumu uyGün olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onları lütfundan zenginleştirir. Allah Vasi'dir, Alim'dir. |
Nur (24:37) | Öyle erler vardır ki, bir ticaret de bir alış-veriş de onları Allah'ın zikrinden/Kur'an'ından, namazı/duayı yerine getirmekten, zekat vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceği/yer değiştireceği Günden korkarlar. |
Nur (24:44) | Allah, gece ile Gündüzü evirip çeviriyor. Gözleri olanlar için bunda elbette bir ibret vardır. |
Nur (24:53) | Yeminlerinin olanca gücüyle Allah'a ant içtiler ki, sen onlara emredersen mutlaka savaşa çıkacaklar. De ki: "Ant içmeyin! Örfe uyGün bir itaat yeterli! Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır." |
Nur (24:58) | Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlarla, ergenlik yaşına gelmemiş olanlarınız sizden üç vakitte izin istesin: Sabah namazından/duasından önce, öğlen vaktinde elbiselerinizi çıkardığınızda, Gün battıktan sonra yerine getirilen namazdan/duadan sonra... Kaygılanacağınız üç vakittir bunlar. Bunlar dışında size de onlara da bir Günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, birbirinize bakabilirsiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklıyor. Allah Alim'dir, Hakim'dir. |
Nur (24:60) | Artık nikah arzuları kalmamış, hayızdan ve evlattan kesilen kadınların, süslerini göstermek için ortalıkta dolaşmamaları şartıyla dış giysilerini bırakmalarında kendileri için bir Günah yoktur. Ama sakınmak için titiz davranmaları, onlar için daha hayırlıdır. Allah, her şeyi işitir, her şeyi bilir. |
Nur (24:64) | Gözünüzü açın! Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız Allah'ındır. O sizin ne hal üzere olduğunuzu bilir. Bir Gün O'na döndürülecekler de O onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir. Allah her şeyi iyice bilmektedir. |
Furkan (25:4) | Küfre batanlar dediler ki: "Bu, onun uydurduğu bir düzmeceden başka şey değildir. Ve bu düzmecede ona, başka bir topluluk da yardım etmiştir." Yemin olsun ki, bunu söyleyenler bir zulüm, Günah ve iftira sergilemişlerdir. |
Furkan (25:14) | BuGün bir ölüm çağırmayın, birçok ölümü davet edin. |
Furkan (25:17) | Onları ve Allah dışındaki taptıklarını haşredeceği Gün şöyle sorar: "Şu kullarımı siz mi saptırdınız yoksa onlar mı yoldan çıktılar?" |
Furkan (25:22) | Melekleri görecekleri Günde, o Günahkarlara hiçbir müjde yoktur. Şöyle diyecekler: "Yasaktır, yasaklanmıştır!" |
Furkan (25:24) | O Gün, konakladıkları yer çok hayırlı, dinlenip eğlendikleri yer çok güzel olanlar, cennet halkıdır. |
Furkan (25:25) | Gün olur, gök, bulutlarla yarılır ve melekler ardarda indirilir. |
Furkan (25:26) | O Gün gerçek mülk/yönetim Rahman'ındır. Ve o, kafirler için çok zorlu bir Gündür. |
Furkan (25:27) | O Gün, zalim, ellerini ısırarak diyecek ki: "Ne olurdu, resulle birlikte bir yol tutsaydım!" |
Furkan (25:45) | Görmedin mi Rabbini, nasıl uzatmıştır gölgeyi? Eğer dileseydi, onu elbette hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş'i ona delil yapmışız! |
Furkan (25:47) | O'dur sizin için geceyi elbise, uykuyu dinlence yapan. Gündüzü, dağılıp yayılma zamanı yapan da O'dur. |
Furkan (25:58) | O hiç ölmeyecek diriye, o Hayy olana dayanıp güven, O'nu överek tespih et! Kullarının Günahlarından O'nun haberdar olması yeter! |
Furkan (25:59) | Gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı Günde yaratıp sonra arş üzerinde egemenlik kuran O'dur. Rahman'dır O. Haberdar olana sor O'nu. |
Furkan (25:62) | Geceyle Gündüzü, öğüt almak isteyenlerle şükretmek isteyenler için, birbirini izler hale getiren O'dur. |
Furkan (25:69) | Kıyamet Günü azap kendisi için kat kat artırılır da hor ve ezik halde onun içinde uzun süre kalır. |
Suara (26:38) | Nihayet büyücüler belirlenen bir Günün, belirlenen bir vaktinde bir araya getirildi. |
Suara (26:60) | Firavun ve adamları, Gün doğarken onları izlemeye başladılar. |
Suara (26:82) | "Din Gününde hatalarımı affetmesini umup durduğum da O'dur." |
Suara (26:87) | "Herkesin diriltileceği Gün beni utandırma." |
Suara (26:88) | "Bir Gündür ki o, ne mal fayda verir ne oğullar." |
Suara (26:135) | "Büyük bir Günün azabı üstünüzedir diye korkuyorum." |
Suara (26:152) | "Onlar yeryüzünde bozGün çıkarırlar, barış için çalışmazlar." |
Suara (26:155) | Dedi: "Şu bir dişi devedir. Onun su içme hakkı var. Belli bir Günde su içme hakkı da sizin." |
Suara (26:156) | "Ona kötülükle ilişmeyin. Yoksa büyük bir Günün azabı sizi yakalar." |
Suara (26:182) | "Doğru-düzGün terazi ile tartın." |
Suara (26:183) | "Halkın eşyasını, değerlerini düşürerek almayın. Yeryüzünde, bozGüncular olarak fesat çıkarmayın!" |
Suara (26:189) | Onu yalanladılar; bunun üzerine o gölgelik Gününün azabı onları yakalayıverdi. O, gerçekten büyük bir Günün azabıydı. |
Suara (26:222) | Her bir dönek/iftiracı Günahkar üzerine iner onlar. |
Neml (27:14) | Zulüm ve böbürlenmeyle, ona karşı çıktılar. Oysaki öz benlikleri, onun gerçekliğine kanaat getirmişti. Bak da gör, nasıl olmuştur o bozGüncuların sonu! |
Neml (27:24) | "Onu ve toplumunu, Allah'ı bırakıp Güneş'e secde eder buldum. Şeytan onlara, yapıp ettiklerini süslü gösterip onları yoldan saptırmış. Artık doğruyu bulamazlar." |
Neml (27:34) | Melike dedi: "Şu bir gerçek ki krallar bir kente/bir memlekete girdiler mi, orada bozGün çıkarırlar; oranın onurlu insanlarını zelil-sefil ederler. İşte böyle yaparlar." |
Neml (27:48) | O kentte, hep bozGün çıkarıp barışa hiç yanaşmayan dokuz çete vardı. |
Neml (27:69) | De ki: "Yeryüzünde dolaşın da bir bakın nice olmuştur Günahkarların sonu!" |
Neml (27:83) | O Gün her ümmetin içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan bir zümre derleriz de onlar, toplu halde ortaya sürülürler. |
Neml (27:86) | Görmedin mi; biz geceyi, içinde dinlensinler diye, Gündüzü de gösterici bir ışık olsun diye oluşturduk. İşte bunda, inanan bir topluluk için elbette ibretler vardır. |
Neml (27:87) | Sura üfürüleceği Gün, Allah'ın dilediği dışında herkes, göklerdekiler, yerdekiler dehşet içinde kalacaktır. Hepsi boynunu bükmüş bir halde O'nun huzuruna gelir. |
Neml (27:88) | Sen dağlara bakar da onları donuk-durGün görürsün. Oysaki onlar, bulutların dolaştığı gibi dolaşmaktadır. Her şeyi güzel ve yerli yerinde yapan Allah'ın sanatıdır bu! Yaptıklarınızdan gereğince haberdardır O! |
Neml (27:89) | İyilik ve güzellik getirene, getirdiğinden daha hayırlısı vardır. Onlar o Gün korkudan güvene çıkmışlardır. |
Kasas (28:14) | Musa, yiğitlik çağına ulaşıp olGünlaşınca ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz. |
Kasas (28:19) | Musa, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince o şöyle dedi: "Dün bir adamı öldürdüğün gibi, buGün de beni mi öldürmek istiyorsun? Sen yeryüzünde zorba olmaktan başka bir şey istemiyorsun. Barışseverlerden olmak gibi bir niyetin yok." |
Kasas (28:41) | Biz onları, ateşe çağıran önderler yapmıştık. Kıyamet Günü yardım göremeyeceklerdir. |
Kasas (28:42) | Bu dünya hayatında da arkalarına bir lanet taktık. Kıyamet Günü onlar, çirkinleştirilenler arasında olacaklar. |
Kasas (28:61) | Kendisine güzel bir vaatte bulunduğumuz, ardından da ona kavuşan kimse, şu iğreti hayatın yararıyla nimetlendirdiğimiz, sonra kıyamet Gününde huzurumuza dikilecekler arasına giren kimse gibi midir? |
Kasas (28:62) | O Gün onlara seslenerek şöyle diyecek: "O kendilerini bir şey sandığınız ortaklarım nerede?" |
Kasas (28:65) | Allah o Gün onlara seslenir de şöyle der: "Hak elçilerine ne cevap verdiniz?" |
Kasas (28:66) | Artık o Gün onlara karşı tüm haberler kör olmuştur. Birbirlerine de bir şey soramazlar. |
Kasas (28:71) | De ki: "Söyleyin bakalım, Allah geceyi, kıyamet Gününe kadar üzerinizde sürekli kılsa, Allah'tan başka hangi ilah size ışık getirebilir? Hala dinlemeyecek misiniz?" |
Kasas (28:72) | De ki: "Söyleyin bakalım, eğer Allah kıyamet Gününe kadar, Gündüzü üzerinizde sürekli tutsa, Allah'tan başka hangi tanrı, içinde sükunet bulacağınız bir gece verebilir size? Hala görmeyecek misiniz?" |
Kasas (28:73) | Rahmetinin bir eseri olarak geceyi ve Gündüzü sizin için oluşturdu ki, onda sükunet bulasınız, O'nun lütfundan bir şeyler dileyesiniz ve şükredebilesiniz. |
Kasas (28:74) | Gün olur, seslenir onlara da şöyle der: "O, bir şey zannettiğiniz ortaklarım nerede?" |
Kasas (28:78) | O dedi: "Bu servet bana, bendeki bir ilim sayesinde verildi." Peki o bilmedi mi ki Allah, önceki nesiller içinden ondan kuvvetçe daha zorlu, sayıca daha çok olanları bile helak etmiştir. Günahlarının ne olduğu, Günahkarlardan sorulmaz. |
Kasas (28:83) | İşte ahiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde üstünlük taslamayanlarla bozGünculuk peşinde koşmayanlara veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir. |
Ankebut (29:12) | İnkar edenler, iman edenlere dediler ki: "Bizim yolumuzu izleyin, sizin Günahlarınızı biz taşırız." Oysa onlar, iman edenlerin Günahlarından hiçbir şeyin taşıyıcısı değillerdir. Gerçek şu ki, onlar tamamen yalancıdırlar. |
Ankebut (29:13) | Onlar hem kendi yüklerini hem de kendi yükleriyle beraber başkalarının yüklerini taşıyacaklar. Bunda kuşku yok. Kıyamet Günü de iftira edip durdukları şeylerden zorlu bir sorguya mutlaka çekileceklerdir. |
Ankebut (29:25) | İbrahim dedi: "Şu bir gerçek ki, siz dünya hayatında aranızda sevgi oluşturmak için Allah'ın berisinden putlar edindiniz. Sonra, kıyamet Gününde birbirinizi tanımaz olacaksınız, bazınız bazınıza lanet edecek. Hepinizin varacağı yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır." |
Ankebut (29:30) | Lut dedi: "Rabbim, şu bozGüncular topluluğuna karşı bana yardım et." |
Ankebut (29:36) | Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: "Ey toplumum, Allah'a ibadet edin. Ahiret Gününe umut bağlayın. BozGünculuk yaparak ülkenin huzurunu kaçırmayın." |
Ankebut (29:40) | Her birini kendi Günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı. |
Ankebut (29:55) | Gün olur, azap onları tepelerinden, ayaklarının altından sarıverir ve der: "Tadın bakalım, yapıp ettiklerinizi." |
Ankebut (29:61) | Onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı, Güneş'i ve Ay'ı kim boyun eğdirdi?" diye sorarsan, mutlaka şöyle diyecekler: "Allah!" Peki nasıl döndürülüyorlar? |
Rum (30:4) | Birkaç yıl içinde. İş/oluş/hüküm, önünde de sonunda da Allah'ındır. Onların galibiyet Gününde müminler ferahlayacaklar, |
Rum (30:12) | Kıyametin kopacağı Gün, Günahkarlar sus-pus olacaklardır. |
Rum (30:14) | Saat gelip çattığı Gün, o Gün, hepsi birbirinden ayrılacaktır. |
Rum (30:18) | Göklerde ve yerde hamt da O'na; Gün sonunda da öğleye erdiğinizde de. |
Rum (30:23) | Gece ve Gündüz uyumanız, onun lütfundan nasip aramanız da O'nun ayetlerindendir. Bunda, işitebilen bir toplum için elbette ibretler vardır. |
Rum (30:41) | İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozGün çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler. |
Rum (30:43) | Allah tarafından ertelenmesi söz konusu olmayan bir Günden önce, yüzünü güçlü ve eskimez dine döndür! O Gün herkes bölük bölük ayrılacaktır. |
Rum (30:47) | Yemin olsun biz, senden önce de resulleri toplumlarına gönderdik, onlara açık kanıtlar getirdiler. Nihayet, Günah işleyenlerden öc aldık. İnananlara yardım etmek bizim üzerimizde bir haktı. |
Rum (30:55) | Saat gelip kıyamet koptuğu Gün, Günahkarlar dünyada bir saatten başka kalmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle çevriliyorlardı. |
Rum (30:56) | İlim ve iman verilenler ise şöyle dediler: "Yemin olsun, siz, Allah'ın Kitabı gereğince yeniden dirilme Gününe kadar kaldınız. İşte bu, yeniden dirilme Günüdür. Fakat siz daha önceden bilmiyordunuz." |
Rum (30:57) | Zulmetmiş olanlara, özür bildirmeleri o Gün yarar sağlamayacak. Onlardan Allah'ı hoşnut etmeleri de istenmez. |
Lukman (31:15) | Eğer onlar, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada örfe uyGün geçin; ama bana yönelenin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz banadır. Yapıp ettiklerinizi size haber vereceğim. |
Lukman (31:29) | Görmedin mi, Allah geceyi Gündüzün içine sokuyor, Gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneş'i ve Ay'ı bir emre boyun eğdirmiş. Hepsi belirlenmiş bir süreye doğru akıp gidiyor. Kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. |
Lukman (31:33) | Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Herhangi bir şeyde babanın, evladı; evladın da babası yerine karşılık ödemeyeceği Günden ürperin! Allah'ın vaadi haktır; dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın! |
Secde (32:4) | Allah'tır ki gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı Günde yaratmış, sonra arş üzerinde egemenlik kurmuştur. O'nun dışındakilerden size ne bir dost vardır ne de bir şefaatçı. Hala düşünüp ibret almayacak mısınız? |
Secde (32:5) | İş ve oluşu gökten yere doğru çekip çevirir; sonra o O'na yükselip çıkar: Bir Günde ki, süresi, sizin saymakta olduğunuz Günlerden bin yıla denktir. |
Secde (32:12) | Günahkarları, Rablerinin huzurunda başlarını eğmiş olarak şöyle derken bir görsen: "Rabbimiz; gördük, duyduk, geri gönder bizi ki, barışa/hayra yönelik iyi iş yapalım. Artık kesin olarak inanıyoruz." |
Secde (32:14) | "Bu Gününüzü unutmuş olmanın karşılığını tadın. Kuşkusuz, biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık o uzun süreli azabı tadın!" |
Secde (32:29) | De ki: "Fetih Günü, küfre sapanlara imanları yarar sağlamayacaktır. Onlara göz açtırılmaz bile." |
Ahzab (33:5) | Evlatlıklarınızı öz babalarına nispet ederek çağırın! Böyle yapmanız Allah katında adalete daha uyGündur. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, o takdirde onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılarak işlediğiniz şeyde, üzerinize Günah yoktur; fakat kalplerinizin kastetmiş oldukları müstesna. Ve Allah Gafur ve Rahim'dir. |
Ahzab (33:6) | O peygamber, müminlere öz benliklerinden daha dost, daha yakındır. Onun eşleri de o müminlerin anneleridir. Anne tarafından akraba olanlar da Allah'ın Kitabı'nda, birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak yakın dostlarınız için örfe uyGün bir vasiyette bulunmanız müstesnadır. Bu, Kitap'ta satırlara geçirilmiştir. |
Ahzab (33:21) | Yemin olsun, Allah resulünde sizin için, Allah'ı ve ahiret Gününü arzu edenlerle Allah'ı çok ananlara güzel bir örnek vardır. |
Ahzab (33:32) | Ey peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer korunup takvaya sarılıyorsanız sözü kırıtarak söylemeyin ki, kalbinde maraz bulunan biri ümide kapılmasın. Örfe uyGün söz söyleyin. |
Ahzab (33:44) | Kendisine kavuştukları Gün onların esenlik dilekleri şöyledir: "Selam!" O, onlar için seçkin ve bereketli bir ödül hazırlamıştır. |
Ahzab (33:51) | Onlardan dilediğini geriye bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Bir süre için uzaklaştığın hanımlarından dilediğini yanına almanda bir sakınca yoktur. Onların gözlerinin aydınlanmasında, tasalanmalarında ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmasında bu daha uyGün bir yoldur. Allah sizin kalplerinizde olanı bilir. Allah Alim'dir, Halim'dir. |
Ahzab (33:55) | Peygamber'in hanımlarına; babaları, oğulları, kardeşleri,erkek kardeşlerinin oğulları, kızkardeşlerinin oğulları, hizmetindeki kadınlar ve anlaşmalarıyla sahip olduklarından ötürü hiçbir Günah yoktur. Allah'tan korkun, ey Peygamber hanımları! Kuşkusuz, Allah her şeye tanıklık etmektedir. |
Ahzab (33:58) | Mümin erkeklerle mümin kadınları, yapmadıkları bir şeyden dolayı rahatsız edenler, bir iftira ve açık bir Günah yüklenmişlerdir. |
Ahzab (33:59) | Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınmaları ve incitilmemeleri için çok daha uyGün bir yoldur. Allah Gafur'dur, Rahim'dir. |
Ahzab (33:66) | Gün olur, yüzleri ateşin içinde evrilip çevrilir de şöyle derler: "Vay başımıza! Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke resule itaat etseydik." |
Ahzab (33:71) | Ki Allah amellerinizi barışa/hayra yarayışlı kılsın, Günahlarınızı affetsin. Allah'a ve O'nun resulüne itaat eden, büyük bir başarı elde etmiştir. |
Sebe (34:30) | De ki: "Size bir Gün vaat edilmiştir; ondan ne bir saat geri kalabirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz." |
Sebe (34:32) | Büyüklük taslayanlar ise basit görülüp horlananlara şöyle derler: "Hidayet size geldikten sonra, sizi ondan biz mi geri çevirdik? Hayır, siz kendiniz Günahkarlardınız!" |
Sebe (34:33) | Bu kez, basit görülüp horlananlar büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Hayır, öyle değil!" İşiniz gece Gündüz düzenbazlıktı. Siz bize Allah'a nankörlük etmemizi, O'na eşler-ortaklar tutmamızı emrediyordunuz." Nihayet, azabı gördüklerinde, pişmanlığı içlerine gömerler. Biz ise inkarcıların boyunlarına bukağıları vurmuşuzdur. Yapıp ettiklerinden başka, neyin karşılığını görüyorlar ki!... |
Sebe (34:40) | Gün olur, onların hepsini bir yere toplar, sonra meleklere sorar: "Şunlar, sadece size mi kulluk/ibadet ediyorlardı?" |
Sebe (34:42) | Artık o Gün, birinizin diğerine yarar sağlamaya da zarar vermeye de gücü yetmez. Zulme sapanlara şöyle deriz: "O kendisini yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadın!" |
Fatir (35:13) | Allah, geceyi Gündüzün içine sokar, Gündüzü de gecenin içine sokar. Güneş'i ve Ay'ı buyruk altına almıştır. Her biri belirlenen bir süreye kadar akıp gidiyor. İşte Rabbiniz Allah bu; mülk ve yönetim O'nundur. Onun berisinden yakardıklarınız ise bir çekirdek zarına bile hükmedemezler. |
Fatir (35:14) | Onlara çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar da size cevap veremezler. Kıyamet Günü de sizin onları ortak koştuğunuzu inkar ederler. Hiç kimse sana, Habir olan Allah'ın verdiği gibi haber veremez. |
Fatir (35:18) | Hiçbir Günahkar, bir başkasının Günahını yüklenmez. Yükü ağır gelen, onu taşımaya çağırsa bile, kendisinden hiçbir şey yüklenilmez. Akraba bile olsa... Sen ancak Rablerinden için için korkanları ve namazı/duayı yerine getirenleri uyarırsın. Arınıp temizlenen, kendi benliği için arınıp temizlenir. Dönüş Allah'adır. |
Fatir (35:35) | Lütfuyla bizi durulacak yurda kondurdu. Orada bize hiçbir yorGünluk dokunmaz. Orada bize hiçbir usanç da dokunmaz." |
Yasin (36:37) | Gece de onlar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup alırız da onlar karanlığa gömülüverirler. |
Yasin (36:38) | Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Aziz, Alim olanın takdiridir bu. |
Yasin (36:40) | Güneş'in Ay'a ulaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de Gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. |
Yasin (36:54) | O Gün hiçbir canlıya, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Sizler, sadece yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılırsınız. |
Yasin (36:55) | O Gün cennet halkı bir uğraş içinde eğlenip ferahlamaktadır. |
Yasin (36:59) | Ey Günahkarlar! BuGün şöyle ayrılın! |
Yasin (36:64) | İnkar edip durmanız yüzünden dalın oraya buGün! |
Yasin (36:65) | O Gün, ağızlarını mühürleyeceğiz. Bize elleri konuşacak, ayakları da kazanmış olduklarına tanıklık edecek. |
Saffat (37:20) | Şöyle derler: "Vay başımıza! Din Günüdür bu!" |
Saffat (37:21) | O yalanlayıp durduğunuz ayrım Günüdür bu. |
Saffat (37:26) | Edemezler! BuGün hepsi teslim bayrağını çekmiş durumdadır. |
Saffat (37:33) | Onlar o Gün azap içinde ortaklık kurmuşlardır. |
Saffat (37:34) | İşte böyle yaparız biz suçlulara/Günahkarlara. |
Saffat (37:144) | İnsanların diriltilecekleri Güne kadar onun karnında kalacaktı. |
Sad (38:11) | Kabilelerden oluşmuş, sözüm ona bir ordudur bu; şurada bozGüna uğratılacaktır. |
Sad (38:16) | Şöyle dediler: "Rabbimiz, bizim payımızı/hesap defterimizi, hesap Gününden önce çabucak ver!" |
Sad (38:25) | Biz de ondan o Günahı affettik. Katımızdan onun için bir yakınlık ve güzel bir gelecek var. |
Sad (38:26) | Ey Davud, seni yeryüzünde bir halife yaptık. Artık insanlar arasında hakla hükmet; geçici hevese uyma ki, seni Allah yolundan saptırmasın. Allah yolundan sapanlar için, hesap Gününü unutmuş olmaları yüzünden şiddetli bir azap vardır. |
Sad (38:32) | Dedi: "Servet sevgisini, Rabbimi anmak için benimsedim." Nihayet Güneş perde ardına çekildi. |
Sad (38:41) | Kulumuz Eyyub'u da an! Hani, Rabbine şöyle seslenmişti: "Şeytan bana bir yorGünluk ve azap dokundurdu." |
Sad (38:53) | Hesap Günü için size vaat edilen işte budur. |
Sad (38:78) | "Din Gününe kadar lanetim üzerinedir." |
Sad (38:79) | Dedi: "Rabbim, o halde insanların diriltileceği Güne kadar bana süre ver." |
Sad (38:81) | "O bilinen Güne kadar." |
Zümer (39:5) | Gökleri ve yeri hak olarak yaratmıştır. Geceyi Gündüzün üstüne çekip örtüyor; Gündüzü de gecenin üstüne sarıp dürüyor. Güneş'i ve Ay'ı bir buyruğa boyun eğdirmiştir. Hepsi, belirlenmiş bir süreye kadar akar gider. Gözünüzü açın; Aziz'dir O, Gaffar'dır. |
Zümer (39:7) | Eğer nankörlüğe saparsanız şu bir gerçek ki, Allah size muhtaç olmayacak bir Gani'dir. O, kulları için inkar ve nankörlüğe razı olmaz. Eğer şükrederseniz bunu sizin için rızasına uyGün bulur. Hiçbir Günahkar bir başkasının Günahını yüklenmez. Sonunda dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, işlemiş olduklarınızı haber verecektir. O, göğüslerin saklamakta olduklarını çok iyi bilir. |
Zümer (39:13) | De ki: "Eğer Rabbime isyan edersem büyük bir Günün azabından korkarım." |
Zümer (39:15) | "Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin." De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet Günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur." |
Zümer (39:24) | Zalimlere, "Kazanmış olduğunuzu tadın!" denildiğinde, kıyamet Günü o kötü azaptan yüzünü kim koruyabilir? |
Zümer (39:31) | Sonra siz, kıyamet Günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız. |
Zümer (39:47) | Eğer yerdekilerin tamamı ve beraberinde bir o kadarı, zulmedenlerin olsa, kıyamet Günü azabın kötülüğünden kurtulmak için tümünü mutlaka fidye verirlerdi. Çünkü hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına çıkarılmıştır. |
Zümer (39:53) | De ki: "Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan/aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Allah, Günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak Gafur, mutlak Rahim'dir. |
Zümer (39:60) | Allah'a yalan isnat edenleri, kıyamet Günü yüzleri simsiyah halde görürsün. Kibirliler için cehennemde bir barınak mı yok! |
Zümer (39:67) | Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Oysaki kıyamet Günü, yeryüzü tamamen O'nun avucudur/avucundadır; gökler de O'nun sağ elinde/kudretinde dürülmüş haldedir. Şanı yücedir O'nun; arınmıştır onların ortak koştuklarından. |
Zümer (39:71) | İnkar edenler bölük bölük cehenneme sevk edilirler. Oraya geldiklerinde onun kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: "Size, içinizden resuller gelmedi mi ki, Rabbinizin ayetlerini karşınızda okusunlar ve sizi şu Gününüze kavuşmanız hususunda uyarsınlar?" Onlar: "Evet, derler, geldi ama inkarcılar hakkında azap hükmü hak oldu." |
Mumin (40:3) | Ğafir'dir, Günahı affedendir. Tövbeyi kabul eden, azabı çetin, lütfu bol olandır O. İlah yoktur O'ndan gayrı. Yalnız O'nadır varış ve dönüş. |
Mumin (40:9) | "Koru onları kötülüklerden! O Gün kötülüklerden koruduğuna mutlaka rahmet etmişsindir sen! İşte budur o en büyük kurtuluş ve eriş." |
Mumin (40:11) | Dediler: "Rabbimiz! Bizi iki kez öldürdün, iki kez dirilttin. Artık Günahlarımızı itiraf ettik. Buradan çıkmak için bir yol daha var mı?" |
Mumin (40:15) | O Refi'dir, dereceleri yükseltendir; arşın sahibidir. Buluşma Günü hakkında uyarmak için emrinden olan Ruh'u kullarından dilediğine indirir. |
Mumin (40:16) | O Gün onlar ortaya çıkarlar. Hiçbir şeyleri Allah'a gizli kalmaz. Kimindir buGün mülk/saltanat? O Vahid ve Kahhar olan Allah'ın! |
Mumin (40:17) | BuGün her benlik kazandığıyla cezalandırılır. Zulüm yok buGün! Allah, hesabı çabucak görür. |
Mumin (40:18) | Onları, yaklaşan felaket Günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları. |
Mumin (40:21) | Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonları nice olmuş görsünler? Onlar, hem kuvvetçe hem de yeryüzündeki eserler bakımından bunlardan daha zorlu idiler. Ama Allah onları Günahları yüzünden yakaladı. Ve Allah'a karşı bir koruyanları da olmadı. |
Mumin (40:25) | Musa, katımızdan hakkı onlara getirince, şöyle dediler: "Onunla beraber iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün, kadınlarını hayata salın/kadınlarına uyGünsuzca davranın/kadınlarının rahimlerini yoklayın!" Ama inkarcıların tuzağı hep boşa çıkmıştır. |
Mumin (40:27) | Musa dedi: "Ben, hesap Gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olana sığındım." |
Mumin (40:29) | "Ey toplumum, buGün bu toprakta, birbirine destek veren insanlar olarak mülk ve yönetim sizin. Peki, karşımıza dikildiği zaman Allah'ın azabından bizi kim kurtaracak?" Firavun şöyle dedi: "Ben size kendi fikrimden başkasını göstermem. Ve ben, aydınlık/doğruluk yolundan başkasına da kılavuzlamam." |
Mumin (40:30) | İman etmiş olan bir adam dedi: "Ey toplumum, sizin üzerinize, diğer topluluklarınki gibi bir Günün gelmesinden korkuyorum; |
Mumin (40:32) | "Ey toplumum, sizin adınıza o bağırıp-çağrışma Gününden korkuyorum." |
Mumin (40:33) | "Bir Gündür ki o, sırtınızı dönerek kaçmaya çalışırsınız fakat Allah'a karşı sizi koruyacak kimse olmaz. Allah'ın saptırdığının, yol göstereni yoktur." |
Mumin (40:46) | Sabah-akşam, ateşe arz olunurlar. Kıyamet koptuğu Gün de şöyle denir: "Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun!" |
Mumin (40:49) | Ateştekiler, cehenem bekçilerine şöyle der: "Rabbinize yakarın da azabı bizden bir Gün olsun hafifletsin!" |
Mumin (40:51) | Şu bir gerçek ki, biz, resullerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında hem de tanıkların ayağa kalkacakları Gün mutlaka yardım edeceğiz. |
Mumin (40:52) | O Gün ileri sürdükleri özürleri, zalimlere yarar sağlamayacaktır. Lanet var onlar için ve yurtların en kötüsü onların. |
Mumin (40:55) | Öyleyse sabret! Kuşkun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. Günahın için af dile. Akşam ve sabah, Rabbini överek tespih et! |
Mumin (40:61) | Allah, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi yarattı. Gündüzü de aydınlık kıldı. Şu bir gerçek ki, Allah, insanlara her halde lütufkar davranıyor fakat insanların çokları şükretmezler. |
Fussilet (41:9) | De ki: "Siz, yerküreyi iki Günde yaratana gerçekten nankörlük edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? Alemlerin Rabbi'dir O." |
Fussilet (41:10) | O, yeryüzüne, denge ve dayanıklık sağlayan dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi. Ve onda, azıklarını dört Günde takdir edip düzenledi. İsteyip duranlar için eşit miktarda olmak üzere... |
Fussilet (41:12) | Böylece onları, iki Günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti. Ve biz, arza en yakın göğü kandillerle ve bir korumayla donattık. İşler bunlar Aziz ve Alim olanın takdiridir. |
Fussilet (41:16) | Biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz Günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgar gönderdik. Ahiretin azabı elbette ki daha rezil edicidir. Üstelik onlar hiçbir yardım da görmeyeceklerdir. |
Fussilet (41:19) | Gün olur, Allah'ın düşmanları, düzenli bir biçimde bir araya toplanıp ateşe sürülürler. |
Fussilet (41:37) | Gece ve Gündüz, Güneş ve Ay onun ayetlerindendir. Eğer sadece Allah'a kulluk/ibadet ediyorsanız, Güneş'e, Ay'a secde etmeyin; onları yaratan Allah'a secde edin! |
Fussilet (41:38) | Eğer büyüklük taslarlarsa bilsinler ki, Rabbin katındakiler hiç usanmadan, gece ve Gündüz O'nu tespih ederler. |
Fussilet (41:40) | Ayetlerimiz hakkında eğri ile doğruyu birbirine katanlar, bize gizli kalmazlar. Şimdi, ateşin içine atılan mı hayırlıdır, kıyamet Günü güven içinde gelen mi? Dilediğinizi yapın. O, yapıp ettiklerinizi iyice görmektedir. |
Fussilet (41:47) | Kıyamet saatine ilişkin bilgi, Allah'a bırakılır. O'nun ilmi dışında ne meyveler kabuğundan çıkar ne de bir dişi gebe kalır veya doğurur. "Ortaklarım nerede?" diye seslendiği Gün, şöyle diyeceklerdir: "Bizden hiçbir tanık olmadığını sana arz ederiz." |
Sura (42:7) | İşte böyle! Biz sana Arapça bir Kur'an vahyettik ki, ülke ve medeniyetlerin anasını ve çevresindekileri uyarasın. Ve toplama Günü konusunda da uyarıda bulunasın. Hiç kuşku yok o Günde. Bir bölük cennettedir, bir bölük ateşte. |
Sura (42:37) | Onlar, Günahın büyüklerinden ve tüm iğrençliklerinden uzak dururlar. Öfkelendikleri zamansa, affedenler onlar olur. |
Sura (42:45) | Ve göreceksin onları, zilletten ezilip büzülmüş halde ürkek bakışlarla bakarken, ateşe salınırlar. İnananlar şöyle derler: "Gerçek hüsrana uğrayanlar, kıyamet Günü hem kendilerini hem de ailelerini perişan edenlerdir. Dikkat edin, zalimler, sürüp gidecek bir azabın içindedir." |
Sura (42:47) | Ertelenmesine Allah'tan izin çıkmayacak Gün gelmeden önce, Rabbinizin çağrısına uyun. O Gün, sığınacak yeriniz olmayacak; yaptıklarınızı inkarınız da mümkün olmayacak. |
Zuhruf (43:39) | BuGün hiçbir şey işinize yaramayacaktır. Çünkü zulme sapmışsınız. Azapta ortaklık kuracaksınız. |
Zuhruf (43:65) | Böyle iken, aralarından çıkan hizipler ihtilafa düştüler. Korkunç bir Günün azabından vay haline o zulmedenlerin! |
Zuhruf (43:67) | Dostlar o Gün birbirine düşman kesilirler. Ancak takvaya sarılanlar böyle değildir. |
Zuhruf (43:68) | Ey kullarım! BuGün size korku yok; sizler tasalanmayacaksınız da! |
Zuhruf (43:83) | Bırak onları, kendilerine vaat edilen Günlerine kavuşuncaya değin dalıp gitsinler; oynayıp oyalansınlar! |
Duhan (44:10) | Artık sen göğün açıkça izlenen bir duman getireceği Günü gözle. |
Duhan (44:16) | Gün gelir, en büyük vuruşla vururuz biz. Şu bir gerçek ki, intikam da alırız biz! |
Duhan (44:40) | Hiç kuşkusuz, ayrım Günü, hepsinin buluşma zamanıdır/buluşma yeridir. |
Duhan (44:41) | Bir Gündür ki o, dostun dosta yararı olmaz. Onlara yardım da edilmez. |
Casiye (45:5) | Geceyle Gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah'ın gökten bir rızık indirip de onunla yerküreyi ölümünden sonra hayata kavuşturmasında, rüzgarların herbir yana sevkedilişinde de aklını çalıştıran bir topluluk için izler, işaretler vardır. |
Casiye (45:7) | Yazıklar ve azaplar olsun Günaha batmış her yalancı iftiracıya, |
Casiye (45:14) | İman edenlere söyle: "Allah'ın Günlerini ummayanları affetsinler ki, O, bir toplumu kazandıklarıyla cezalandırsın." |
Casiye (45:17) | Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık-seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet Günü hüküm verecektir. |
Casiye (45:26) | De ki: "Sizi Allah yaşatıyor; sonra sizi öldürecek, sonra da o hakkında hiç kuşku bulunmayan kıyamet Gününde biraraya getirecek. Ama insanların çokları bilmiyorlar." |
Casiye (45:27) | Göklerin ve yerin mülkü/saltanatı Allah'ındır. Kıyamet kopunca, işte o Gün, gerçekleri hükümsüz kılanlar hüsrana uğrayacaklardır. |
Casiye (45:28) | O Gün tüm ümmetleri, toplanıp diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına davet edilir. BuGün, yapıp-ettiklerinizin karşılığıyla yüzyüze getirileceksiniz. |
Casiye (45:34) | Şöyle denilir: "Unutuyoruz sizi buGün! Tıpkı sizin, buGününüze kavuşmayı unuttuğunuz gibi. İşte böyle! Sığınağınız ateştir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır." |
Casiye (45:35) | Bunun sebebi şudur: "Siz, Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yaptınız, dünya hayatı sizi aldattı/gurura itti. BuGün ateşten çıkarılmayacaklar, özür dilemeleri de kabul edilmeyecek." |
Ahkaf (46:5) | Kıyamet Gününe kadar kendisine cevap vermeyecek birilerine, Allah'ın berisinden yalvarıp durandan daha sapık kim vardır? Ve o yalvardıkları, onların yakarışından habersizdirler. |
Ahkaf (46:20) | Gün olur, inkar edenler ateşe arz edilirler. Onlara denir ki: "İyiliklerinizi/nimetlerinizi, o iğreti dünya hayatınızda silip süpürdünüz, onlarla zevklenip eğlendiniz. BuGünse alçaltıcı azapla cezalandırılacaksınız. Çünkü siz, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladınız ve gerçeğe ters düştünüz." |
Ahkaf (46:21) | Ad kavminin kardeşini de an! O, kendinden önce ve sonra uyarıcıların gelip geçtiği Ahkaf'ta, toplumunu şöyle uyarmıştı: "Allah'tan başkasına kulluk/ibadet etmeyin! Gerçek şu ki, ben sizin büyük bir Günün azabına uğramanızdan korkuyorum." |
Ahkaf (46:31) | "Ey toplumumuz! Allah'ın davetçisine uyun, ona iman edin ki Allah, Günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi acıklı bir azaptan korusun!" |
Ahkaf (46:33) | Görmediler mi ki; gökleri ve yeri yaratan, bunları yaratmakla yorGünluğa düşmeyen Allah, ölüleri diriltmeye de kadirdir. Evet, O her şeye kadirdir. |
Ahkaf (46:34) | Gün gelir, o inkar edenler, ateşe arz edilir. "Bu gerçek değil miymiş?" diye sorulur. "Elbette! Rabbimize yemin ederiz, gerçekmiş!" derler. Allah buyurur: "O halde, inkar ettiğinizden ötürü tadın azabı!" |
Ahkaf (46:35) | Artık, resullerin azim sahibi olanlarının sabrettiği gibi sabret! O inkarcılar için acele etme! Tehdit edildikleri azabı gördükleri Gün, Gündüzün sadece bir saati kadar yaşamış gibi olurlar. Bir duyurudur bu. Sapmışlar topluluğundan başka kim helak edilir! |
Muhammed (47:19) | Allah'tan başka tanrı olmadığını kuşkusuzca bil! Hem kendi Günahın için hem de mümin erkeklerle mümin kadınlar için af dile. Allah sizin, dönüp dolaşacağınız yeri de varıp ulaşacağınız yeri de bilir. |
Muhammed (47:20) | İman edenler derler ki: "Bir sure indirilseydi olmaz mıydı?" Fakat hükmü kesinleşmiş bir sure indirilip de içinde savaş da anılınca, kalplerinde maraz olanların, ölüm baygınlığına tutulmuş bir bakışla sana baktıklarını görürsün. Onlara uyGün olan da odur. |
Fetih (48:2) | Ki Allah senin Günahından geçmiş olanı da gelecek olanı da bağışlasın, nimetini senin üzerinde tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola kılavuzlasın. |
Hucurat (49:12) | Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı Günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz. Allah'tan sakının! Hiç kuşkusuz, Allah tövbeleri çok kabul eden, rahmeti sonsuz olandır. |
Kaf (50:20) | Ve sura üflendi. İşte bu, geleceği vaat edilen Gündür. |
Kaf (50:22) | Yemin olsun, sen bundan gaflet içindeydin. Ama perdeni üstünden kaldırıverdik. BuGün gözün keskin mi keskin. |
Kaf (50:30) | O Gün cehenneme: "Doldun mu?" deriz. O ise: "Daha yok mu?" der. |
Kaf (50:34) | Esenlikle girin oraya! Sonsuzlaşma Günüdür bu. |
Kaf (50:38) | Yemin olsun, biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı Günde yarattık. Ve bize hiçbir yorGünluk dokunmadı. |
Kaf (50:39) | Artık onların söylediklerine sabret ve Güneş'in doğuşundan önce de batışından önce de Rabbinin hamdiyle tespih et! |
Kaf (50:41) | Haykıranın çok yakın bir yerden sesleneceği Günü dinle! |
Kaf (50:42) | O Gün o müthiş sesi hak olarak dinleyecekler. Ortaya çıkış/diriliş Günüdür bu. |
Kaf (50:44) | O Gün, yer çatır çatır yarılıp onlardan çabucak uzaklaşır. Bu yalnız bizim için kolay olan bir haşretmedir. |
Zariyat (51:12) | Sorarlar: "Ne zaman o din Günü?" |
Zariyat (51:13) | O Gün onlar ateş üzerinde deneme ve elemeye tabi tutulacaklardır. |
Zariyat (51:59) | Şu bir gerçek ki, zulmedenlerin, tıpkı arkadaşlarının Günahları gibi Günahları vardır. O halde acele etmesinler. |
Zariyat (51:60) | O vaat edildikleri Günlerinden dolayı vay kafirlerin haline! |
Tur (52:9) | O Gün gök bir çalkanışla çalkanır. |
Tur (52:11) | Vay hallerine o Gün, yalanlayanların, |
Tur (52:13) | O Gün cehenneme bir kakılışla kakılırlar. |
Tur (52:23) | Orada bir kadeh tokuştururlar ki, içinde ne bir boş laf var ne de Günaha sokuş. |
Tur (52:45) | Bayılıp yere serilecekleri Günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları! |
Tur (52:46) | O Gün, tuzakları kendilerine bir yarar sağlamayacak; onlara yardım da edilmeyecek! |
Necm (53:32) | Öyle kişilerdir ki onlar, Günahın büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip kaçınırlar. Bazı küçük sürçmeler hariç. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin affı geniş olandır. Sizi en iyi bilen O'dur: Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman hem de annelerinizin karınlarında ceninler halinde bulunduğunuz zaman. O halde kendi kendinizi temize çıkmış göstermeyin; kimin sakındığını en iyi bilen O'dur. |
Necm (53:38) | Gerçek şu ki, hiçbir Günahkar bir başka Günahkarın yükünü sırtlamaz. |
Kamer (54:6) | O halde yüz çevir onlardan sen de; o çağırıcının alışılmadık/ürpertirci şeye çağırdığı Günde, |
Kamer (54:8) | Boyunları büküktür çağıranın önünde. Derler ki o küfre saplananlar: "Çok zorlu bir Gün bu!" |
Kamer (54:19) | Biz onların üzerine uğursuzluğu kesiksiz bir Günde, dondurucu/uğultulu bir kasırga gönderdik. |
Kamer (54:45) | O topluluk, bozGüna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar. |
Kamer (54:48) | O Gün yüzleri üstüne ateşe sürüklenirler. "Cehennemin dokunuşunu tadın bakalım!" |
Rahman (55:5) | Güneş ve Ay. Hesaba bağlıdır herbirinin her şeyi. |
Rahman (55:39) | O Gün Günahlarından ne cin sorguya çekilir ne de insan. |
Rahman (55:43) | İşte bu, Günahkarların yalanlayıp durdukları cehennemdir. |
Vakia (56:25) | Ne boş bir laf işitirler orada ne de Günaha sokacak bir şey. |
Vakia (56:46) | O büyük Günah üzerinde ısrar edip dururlardı. |
Vakia (56:50) | Bilinen bir Günün buluşma vakti/buluşma yerinde mutlaka bir araya getirileceklerdir. |
Vakia (56:56) | Din Gününde ağırlanışları böyledir. |
Hadid (57:4) | O, odur ki, göklerle yeri altı Günde yarattı, sonra arş üzerinde egemenlik kurdu. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve onda yükseleni bilir. O, nerede olursanız olun sizinle beraberdir. Allah, işleyip üretmekte olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir. |
Hadid (57:6) | Geceyi Gündüzün içine sokar O; Gündüzü de gecenin içine sokar. Göğüslerin sakladıklarını çok iyi bilendir O. |
Hadid (57:12) | Gün olur, mümin erkeklerle mümin kadınları, ışıkları önlerinde ve sağ yanlarında koşar görürsün. Şöyle denilir: "BuGün size, altlarından ırmaklar akan cennetler müjdeleniyor. Sürekli kalıcısınız içlerinde." İşte büyük başarının ta kendisidir bu. |
Hadid (57:13) | O Gün ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlar, iman edenlere şöyle derler: "Bize bakın da ışığınızdan bir parça alalım." Şöyle denir onlara: "Arkanıza dönün de bir ışık arayın." Nihayet aralarına kapısı olan bir sur çekilir. İçinde rahmet vardır onun. Dış tarafı ise azap. |
Hadid (57:15) | BuGün artık ne sizden fidye alınır ne de küfre sapanlardan. Varacağınız yer ateştir. Odur sizin mevlanız. Ne kötü dönüş yeridir o! |
Mücadele (58:6) | Gün olur, Allah onların hepsini diriltir ve yapıp ettiklerini onlara haber verir. Allah onu iyice sayıp zaptetmiştir, onlarsa unutmuşlardır. Allah, her şey üzerinde tam bir tanıktır. |
Mücadele (58:7) | Görmez misin ki Allah, göklerde olanları da yeryüzünde olanları da bilir. Üç kişi, aralarında fısıldaşmaya görsün, dördüncüleri O'dur; beş kişi fısıldaşmaya görsün altıncıları O'dur. Bundan az da olsalar çok da olsalar, O mutlaka onlarla beraberdir; nerede bulunurlarsa bulunsunlar. Sonra onlara, yapıp ettiklerini kıyamet Günü haber verecektir. Allah her şeyi bilmektedir. |
Mücadele (58:8) | Görmedin mi şu fısıldaşmaktan yasaklananları ki, biraz sonra, yasaklanmış oldukları şeye dönüyorlar ve Günah, düşmanlık, peygambere isyan konusunda fısıldaşıyorlar. Sana geldiklerinde, seni Allah'ın selamlamadığı biçimde selamlıyorlar. Kendi içlerinde ise şöyle diyorlar: "Söylediğimiz şey yüzünden Allah bize azap etse ya!" Cehennem yeter onlara. Girecekler oraya. Ne kötü dönüş yeridir o! |
Mücadele (58:9) | Ey iman edenler! Aranızda fısıldaştığınız zaman, Günah, düşmanlık ve resule isyan hususlarında fısıldaşmayın; hayırda erginlik/dürüstlük ve takva konusunda fısıldaşın. Huzurunda haşredileceğiniz Allah'tan sakının! |
Mücadele (58:18) | Allah onları tekrar dirilttiği Gün, size yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve bir şey yaptıklarını sanacaklar. Dikkat edin, onlar yalancıların ta kendileridir. |
Mücadele (58:22) | Allah'a ve ahiret Gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve resulüne karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden bir ruhla desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; sürekli kalacaklardır orada. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Allah'ın hizbi işte bunlardır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi, başarıya ulaşanların ta kendileridir! |
Hasr (59:2) | Ehlikitap'tan küfre sapanları, ilk toplanma Gününde yurtlarından O çıkardı. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız; onlarsa kalelerinin kendilerini Allah'tan koruyacağını zannetmişlerdi. Ama Allah onlara hiç ummadıkları yerden geldi, yüreklerine korku saldı; kendi evlerini kendi elleriyle ve iman sahiplerinin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ibret alın, ey gözleri olanlar! |
Hasr (59:3) | Eğer Allah onlar üzerine sürGünü yazmamış olsaydı, onlara mutlaka dünyada azap ederdi. Ahirette de onlara ateş azabı vardır. |
Hasr (59:15) | Kendilerinden biraz önce Günahlarının vebalini tadanlara benziyorlar. Acı bir azap var onlara... |
Mümtahine (60:3) | Kıyamet Gününde ne hısımlarınızın ne de çocuklarınızın size hiçbir yararı olmaz. O, sizi birbirinizden ayıracaktır. Allah, işleyip ürettiklerinizi açık açık görmektedir. |
Mümtahine (60:6) | Yemin olsun, onlarda sizin için, Allah'ı ve ahiret Gününü arzu edenlere çok güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse şunu bilsin ki, Allah, sınırsız zengindir; tüm övgülerin sahibidir. |
Saf (61:3) | Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük bir Günahtır. |
Saf (61:12) | Günahlarınızı affeder ve sizi, altından nehirler akan bahçelere, sürekli cennetlerdeki temiz-bereketli barınaklara yerleştirir. İşte bu en büyük başarıdır. |
Cuma (62:9) | Ey inananlar! Cuma Günü, namaz/dua için çağrı yapıldığında, Allah'ı anmaya/Allah'ın Zikri'ne koşun! Alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. |
Tegabun (64:9) | "Toplanma Günü" için sizi bir araya getirdiği Gün, karşılıklı aldatış ve aldanışların ortaya çıktığı Gündür. Kim Allah'a iman eder, barışa/hayra yönelik bir iş yaparsa Allah onun çirkinliklerini örter ve kendisini altından nehirler akan cennetlere, içlerinde sürekli kalmak üzere yerleştirir. İşte büyük başarı budur. |
Talak (65:2) | Sürelerini doldurma noktasına geldiklerinde o kadınları ya örfün gerektirdiği biçimde tutun yahut da yine örfün gerektirdiği şartlarla onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de tanık tutun. Tanıklığı Allah için tam bir biçimde yapın. Allah'a ve ahiret Gününe inanan kişiye işte bu şekilde öğüt verilmektedir. Kim Allah'tan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu nasip eder. |
Talak (65:6) | O kadınları, imkanlarınız ölçüsünde, barındığınız yerin bir kısmında barındırın. Onları baskı altında tutmak için onlara zarar verme yönüne gitmeyin. Eğen hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin. Eğer sizin için çocuk emziriyorlarsa, ücretlerini de verin. Aranızda örfe uyGün biçimde konuşup tartışın. Eğer anlaşmakta zorluk çekerseniz o zaman, doğmuş olan çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir. |
Tahrim (66:7) | Ey küfre sapanlar! Özür dilemeyin buGün! Çünkü siz yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılıyorsunuz. |
Tahrim (66:8) | Ey iman edenler! Etkili öğüt veren bir tövbe ile Allah'a yönelin. Umulur ki Rabbiniz, çirkinliklerinizi ve Günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O Gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte inananları utandırmayacaktır. Onların ışığı önlerinden ve sağ yanlarından koşup gelir. Şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Işığımızı tamamla ve bizi bağışla! Sen her şeye Kadir'sin, her şeye gücün yeter." |
Mülk (67:11) | Günahlarını işte böyle itiraf ettiler. Çılgın ateşin halkına böyle kahır yaraşır. |
Mülk (67:22) | Peki, yüzüstü kapanarak yürüyen mi daha düzGün gider yoksa dosdoğru yol üzerinde dik ve düzGün yürüyen mi? |
Kalem (68:12) | Hayrı engelleyen, sınır tanımaz-saldırgan, Günaha batmış, |
Kalem (68:24) | "Hey! BuGün oraya bir yoksul girip yanınıza gelmesin!" |
Kalem (68:42) | Baldırın çıplak kalacağı, secdelere çağrılacakları Gün, onu da yapamayacaklar. |
Hakka (69:7) | Onu, onların üzerine yedi gece-sekiz Gün hiç ara vermeden saldı. Topluluğu orada yerlere serilmiş görürsün. İçleri boşaltılmış hurma kütükleri gibidirler. |
Hakka (69:15) | İşte o Gün, olması gereken olmuştur. |
Hakka (69:16) | Gök yarılmıştır. O Gün o, lime lime sarkmıştır. |
Hakka (69:17) | Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o Gün onların üstündeki sekiz taşır. |
Hakka (69:18) | O Gün arz olunursunuz; hiçbir saklınız-gizliniz kalmaz. |
Hakka (69:24) | Geçmiş Günlerde sunduklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyin, için. |
Hakka (69:35) | "BuGün onun için burada bir sıcak dost yoktur." |
Hakka (69:37) | "Ki o atık suyu sadece Günahkarlar yer." |
Mearic (70:4) | Melekler ve Ruh, miktarı elli bin yıl olan bir Günde yükselirler O'na. |
Mearic (70:8) | O Gün gök, erimiş bir maden gibi olur. |
Mearic (70:11) | Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o Günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister. |
Mearic (70:26) | Bunlar, din Gününü içtenlikle doğrularlar. |
Mearic (70:42) | Bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen Günlerine ulaşıncaya kadar. |
Mearic (70:43) | O Gün, kabirlerden fırlayarak çıkarlar. Dikilmiş putlara doğru akın akın gider gibidirler. |
Mearic (70:44) | Gözleri yere eğik; bir zillet kuşatmıştır onları. İşte bu Gündür onlara vaat edilmiş olan. |
Nuh (71:4) | Allah, Günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir süreye kadar ertelesin. Çünkü Allah'ın eceli geldiğinde ertelenmez. Bir bilebilseydiniz!" |
Nuh (71:5) | Nuh şöyle yakardı: "Ey Rabbim! Ben toplumuma gece ve Gündüz çağrıda bulundum." |
Nuh (71:16) | "Ve Ay'ı, bunlar içinde bir nur yaptı ve Güneş'i bir kandil haline getirdi." |
Müzzemmil (73:7) | Kuşkusuz, Gündüz boyu senin için uzun bir dolaşma/yoğun bir uğraş vardır. |
Müzzemmil (73:14) | O Günde ki yer ve dağlar sarsılır ve dağlar eriyip akan bir kum yığınına dönüşür. |
Müzzemmil (73:17) | Eğer inkar ve nankörlüğe saparsanız, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviren o Günden nasıl korunacaksınız? |
Müzzemmil (73:20) | Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle. Allah, geceyi de Gündüzü de ölçüye bağlamıştır. Sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun! Namazı/duayı yerine getirin! Zekatı verin. Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin. Hiç kuşkusuz, Allah çok affedici, çok esirgeyicidir. |
Müddessir (74:9) | İşte o Gün çok zorlu, çok çetin bir Gündür. |
Müddessir (74:46) | "Din Gününü yalanlıyorduk." |
Kıyamet (75:1) | Hayır, öyle değil! Kıyamet Gününe yemin ederim ki, |
Kıyamet (75:6) | "Kıyamet Günü nerede/ne zaman?" diye sorar. |
Kıyamet (75:9) | Ve Güneş'le Ay biraraya getirildiğinde, |
Kıyamet (75:10) | Der ki insan o Gün: "Kaçılacak yer nerede?" |
Kıyamet (75:12) | Varılıp durulacak yer Rabbinin huzurudur o Gün. |
Kıyamet (75:13) | Haber verilir insana o Gün önden gönderdiği de arkaya bıraktığı da. |
Kıyamet (75:22) | Yüzler vardır o Gün parıltılı, |
Kıyamet (75:24) | Ve yüzler vardır o Gün, asık/buruk, |
Kıyamet (75:30) | Rabbine doğrudur o Gün sevkiyat. |
Kıyamet (75:34) | Çok uyGündur sana bu bela, çok uyGün! |
Kıyamet (75:35) | Evet, çok uyGündur sana bu bela, çok uyGün! |
Kıyamet (75:38) | Sonra o, bir çiğnem et oldu da Allah onu yarattı, ardından düzGün bir şekle ulaştırdı. |
İnsan (76:7) | Onlar verdikleri sözü tam bir biçimde yerine getirirler ve kötülüğü salgın olan bir Günden korkarlar. |
İnsan (76:10) | Çünkü biz, asık suratlı, sert bir Gün yüzünden Rabbimizden korkarız." derler. |
İnsan (76:11) | Allah da onları o Günün şerrinden korumuş ve kendilerini bir parlaklığa, bir sevince ulaştırmıştır. |
İnsan (76:13) | Koltuklar üzerine yaslanarak otururlar orada. Ne bir Güneş görürler orada ne de kavurucu bir soğuk... |
İnsan (76:24) | O halde, Rabbinin hükmü karşısında sabret ve onların Günahkarlarına da nankörlerine de boyun eğme. |
İnsan (76:27) | Bunlar, hemen gelecek olanı seviyorlar da ötelerindeki zorlu bir Günü ihmal ediyorlar. |
Murselat (77:12) | Hangi Gün için vakte bağlandılar? |
Murselat (77:13) | Ayrım ve hüküm Günü için. |
Murselat (77:14) | Ayrım ve hüküm Gününü sana bildiren nedir? |
Murselat (77:15) | Yalanlayanların vay haline o Gün! |
Murselat (77:19) | Yalanlayanların o Gün vay haline! |
Murselat (77:24) | Vay başına o Gün, yalanlayanların! |
Murselat (77:28) | Vay haline o Gün, yalanlayanların! |
Murselat (77:34) | Vay haline o Gün, yalanlayanların! |
Murselat (77:35) | Konuşamayacakları Gündür bu! |
Murselat (77:37) | Vay haline o Gün, yalanlayanların! |
Murselat (77:38) | Ayırma Günüdür bu! Sizinle öncekileri bir yere topladık. |
Murselat (77:40) | Vay haline o Gün, yalanlayanların! |
Murselat (77:45) | Vay haline o Gün, yalanlayanların! |
Murselat (77:47) | Vay haline o Gün, yalanlayanların! |
Murselat (77:49) | Vay haline o Gün, yalanlayanların. |
Nebe (78:11) | Gündüzü, geçim için çalışma zamanı yaptık. |
Nebe (78:17) | Hiç kuşkusuz, o ayırma ve hüküm Günü kesin olarak belirlenmiştir. |
Nebe (78:18) | Sura üfürüldüğü Gün, bölükler halinde geleceksiniz. |
Nebe (78:26) | Çok uyGün bir karşılık olarak. |
Nebe (78:38) | O Gün, Ruh ve melekler saf bağlayıp kıyama geçerler. Rahman'ın izin verdiği dışındakiler konuşamazlar. O izin verilen, doğruyu söyler. |
Nebe (78:39) | İşte budur hak olan Gün! Artık dileyen, Rabbine varacak bir yol tutsun! |
Nebe (78:40) | Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Bir Gündedir ki o, kişi kendi ellerinin önden gönderdiğine bakar ve küfre sapan şöyle der: "Keşke toprak olsaydım!" |
Naziat (79:6) | Ki o Gün şiddetle sarsacak olan saracaktır. |
Naziat (79:8) | Bazı kalpler o Gün kaygıdan titreyecektir. |
Naziat (79:35) | O Gün insan, uğrunda gayret sarfettiği şeyi hatırlar. |
Naziat (79:46) | Onu gördükleri Gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler. |
Abese (80:34) | Bir Gün ki o, kişi öz kardeşinden kaçar, |
Abese (80:37) | O Gün onlardan her kişinin kendisine yetecek bir uğraşı vardır. |
Abese (80:38) | Yüzler vardır o Gün, pırıl pırıl, |
Abese (80:40) | Ve yüzler vardır o Gün toza-toprağa bulanmış. |
Tekvir (81:1) | Güneş büzülüp dürüldüğünde, |
Tekvir (81:9) | Hangi Günah yüzünden öldürüldü diye! |
İnfitar (82:7) | Rabbin ki seni yarattı, düzGün hale koydu, en güzel ölçülerle şekillendirdi. |
İnfitar (82:15) | Din Günü girerler oraya. |
İnfitar (82:17) | Din Gününün ne olduğunu sana bildiren nedir? |
İnfitar (82:18) | Evet, din Gününün ne olduğunu sana bildiren nedir? |
İnfitar (82:19) | Bir Gündür ki o, bir benlik bir başka benlik için hiçbir şeye güç yetiremez. O Gün, buyruk yalnız Allah'ındır! |
Mutaffifin (83:5) | Çok büyük bir Gün için. |
Mutaffifin (83:6) | Bir Gün ki, insanlar, alemlerin Rabbi huzurunda kıyama geçerler. |
Mutaffifin (83:10) | Vay haline o Gün, yalanlayanların! |
Mutaffifin (83:11) | Onlar ki din Gününü yalanlarlar. |
Mutaffifin (83:12) | Onu ancak her şımarıp azmış, Günaha batmış olan yalanlar. |
Mutaffifin (83:15) | Hayır! Onlar o Gün Rablerine karşı tam bir şekilde perdelenmişlerdir. |
Mutaffifin (83:34) | İşte buGün, iman sahipleri, küfre batmışlara gülüyorlar. |
Buruc (85:2) | O vaat olunan Güne, |
Tarik (86:9) | Sırların/gizlilerin yoklanıp ortaya çıkarılacağı Gün, |
Gasiye (88:2) | Yüzler vardır o Gün zilletle öne eğilmiştir. |
Gasiye (88:8) | Yüzler de vardır o Gün, nimetlerle mutlu. |
Fecr (89:12) | Ve oralarda bozGünu çoğaltmışlardı. |
Fecr (89:23) | O Gün cehennem de getirilir. İşte o Gün düşünüp anlar insan. Ama düşünüp hatırlamanın ona ne yararı var! |
Fecr (89:25) | O Gün hiç kimse O'nun azabı gibi azap edemez. |
Beled (90:14) | Yahut da açlık ve perişanlık Gününde doyurmaktır o, |
Şems (91:1) | Yemin olsun Güneş'e ve ışığının parladığı kuşluk vaktine, |
Şems (91:3) | Onu iyice açtığı vakit Gündüze, |
Şems (91:7) | Nefse ve onu düzGün bir biçimde şekillendirene. |
Şems (91:14) | Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların Günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti. |
Leyl (92:2) | Ve parıldadığı zaman Gündüze, |
Alak (96:16) | O yalancı, o Günahkar alnı. |
Zilzal (99:4) | İşte o Gün yerküre, tüm haberlerini söyler/anlatır. |
Zilzal (99:6) | O Gün insanlar, yapıp ettikleri kendilerine gösterilsin diye kümeler halinde ortaya fırlayacaklardır. |
Adiyat (100:11) | Hiç kuşkusuz, o Gün, Rableri onlardan iyice haberdar olacaktır. |
Karia (101:4) | O Gün insanlar, çırpınarak yayılmış pervaneler gibi olurlar. |
Karia (101:6) | İşte o Gün, tartıları ağır basan kişi, |
Tekasür (102:8) | Sonra o Gün, nimetten kesinlikle sorguya çekileceksiniz! |
Asr (103:1) | Yemin olsun zamana/çağa/Gündüzün iki ucuna/sabah namazına/ikindi vaktine/Asrısaadet'e ki, |
Nasr (110:3) | Tespih et Rabbini O'na hamt ile! Ve O'ndan af dile! Çünkü O, Tevvab'dır, Günahları affeder sınırsız bir şekilde. |
Felak (113:3) | Çöktüğü zaman karanlığın/gelip çattığı zaman göz perdelenmesinin/tutulduğu zaman Ay'ın/battığı zaman Güneş'in/taştığı zaman şehvetin/soktuğu zaman yılanın/ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden! |